Hayatta bazı insanlar vardır; adları yalnızca başarıyla değil, iyilikle, emekle ve insanlıkla yan yana anılır.

İsmet Acar, Beykoz için tam da böyle bir isimdir. O, sadece iş dünyasında iz bırakmış bir girişimci değil; binlerce insanın hayatına dokunmuş, sayısız ailenin sofrasına ekmek girmesine vesile olmuş bir gönül insanıdır.

Beykoz’un sokaklarında, mahallelerinde, dükkânlarında ve evlerinde bugün hâlâ onun emeğinin izleri vardır. Yaklaşık 5 bin kişi, onun kurduğu düzenin içinde alın teri dökerek çalışmaktadır. Bu sayı, ailelerle birlikte düşünüldüğünde on binlerce haneye ulaşır. Ancak asıl büyük etki, bununla da sınırlı değildir. Bahçıvanlar, şoförler, ev hizmetlileri, güvenlik görevlileri, site çalışanları ve çevredeki esnafla birlikte bakıldığında 40–50 bin kişilik büyük bir hayat çemberi, onun vizyonu sayesinde ayakta durmaktadır.

İsmet Acar’ın kurduğu sistem yalnızca bir iş modeli değil, bir dayanışma düzenidir. O, kazancı tek başına büyütmenin değil, paylaşarak çoğaltmanın değerine inananlardandır. İnsanlara iş verirken bir lütuf sunmaz; aksine emeğin karşılığını vermeyi bir onur meselesi olarak görürdü. Çalışanının derdiyle dertlenen, zor zamanlarda arkasında duran, insanı yalnız hissettirmeyen bir duruş sergiledi.

Onun yardım anlayışı da her zaman sessiz oldu. Ne verdiğini anlattı ne de kime verdiğini açıkladı. İhtiyaç sahibinin kapısını çalarken başını eğdirmedi, kimseyi minnet duygusuyla baş başa bırakmadı. İyilik onun için bir gösteri değil, bir yaşam biçimiydi. Belki de bu yüzden, yaptığı yardımlar dilden dile değil, kalpten kalbe yayıldı.

Beykoz’da hayata geçirdiği yaşam alanları, sıradan projeler değildi. Oralarda yalnızca binalar yükselmedi; umutlar filizlendi, komşuluklar kuruldu, çocuklar büyüdü. İsmet Acar, yaptığı her yatırımda bulunduğu toprağın ruhunu gözetti. Beykoz’u sadece bir yatırım alanı değil, bir emanet olarak gördü.

Onu yakından tanıyanlar, İsmet Acar’ın en belirgin özelliğinin insan ayırt etmemesi olduğunu söyler. Siyasi görüş, inanç, sosyal statü… Bunların hiçbiri onun terazisinde bir ölçü olmadı. Onun ölçüsü, insanın özüydü. Sözünün eri, adaletli, vefalı ve güvenilir bir insan olarak tanındı.

Bugün Beykoz’da sıkça dile getirilen bir cümle vardır: “İsmet Acar gibi birkaç kişi daha olsa, bu ilçede kimse işsiz kalmaz.” Bu söz, temenniden çok yaşanmışlığın ifadesidir. Çünkü o, sadece kendisi için değil, çevresi için de düşünen nadir insanlardandı.

Bu yazı bir övgü yazısı değildir. Bu satırlar, unutmamak için yazılmış bir vefa borcudur. Çünkü bazı insanlar, yaptıklarıyla değil, geride bıraktıkları insanlık mirasıyla anılmayı hak eder. İsmet Acar, Beykoz’un hafızasında; emeğiyle, duruşuyla ve sessizce büyüttüğü iyiliklerle yaşamaya devam edecektir.

Ve belki de en kıymetlisi şudur: Arkasında bıraktığı şey sadece binalar değil, dua eden insanlar, ekmek yiyen aileler ve minnetle anılan bir isimdir.