Adalet ve Kalkınma Partisi Beykoz İlçe Başkanı Özkan Ayduğan’ın Dost Beykoz Gazetesi’ne yaptığı ziyarette kullandığı ifadeler, Beykoz’ta yaşanan sürecin sadece bir seçim yenilgisi olmadığını; yanlış tercihler, koparılan bağlar ve giderek derinleşen bir yalnızlığın açık göstergesi olduğunu ortaya koyuyor.

Beykoz Belediye Başkan Aday Adayı olmak için görevinden istifa eden Muhammed Hanefi Dilmaç’ın ardından teşkilat başkanlığı görevini yürüten Özkan Ayduğan, ilçe başkanlığı görevine getirildi. Ancak bu süreç, teşkilatta bir bayrak değişiminden çok, geniş çaplı bir tasfiye olarak hafızalara kazındı.
AK Parti’nin Beykoz’ta yıllar içinde oluşmuş kurumsal hafızası, birer birer devre dışı bırakıldı. Ne emek, ne birikim, ne de teşkilat geleneği dikkate alındı. “Eser bırakmadı, toz bırakmadı” desek abartmış olmayız. Daha sert bir ifadeyle; AK Parti’nin Beykoz hafızası teşkilattan silindi.

Anket Sarhoşluğu ve “Beykoz’un Fatihi” Masalı

O dönem sıkça dile getirilen “Beykoz’un Fatihi olacağız” söylemi, sahadaki gerçeklerden çok anket sonuçlarına dayandırıldı. Murat Aydın ve ekibinin her ankette yüzde 52’nin altına düşmediği iddia edilen sonuçlar, adeta mutlak gerçek kabul edildi. Teşkilatın uyarıları, sahanın dili, birebir temasların önemi görmezden gelindi.

AK Parti’ye yıllarca emek vermiş, Beykoz sokaklarında karşılığı olan isimler sistemli biçimde dışlandı. Seçim kazanılacağına o kadar emin olundu ki, kimsenin kapısını çalma ihtiyacı dahi hissedilmedi. Çalışmak isteyen teşkilat mensupları ise açıkça rahatsız edildi.

Birlikte katıldığım bazı esnaf ziyaretlerinde, AK Parti Beykoz teşkilatının önemli isimlerinin şu cümlesi her şeyi özetliyordu: “Yılmaz, bunlar bize ihtiyaç duymuyor. Çalışıyoruz ama sokakta olmamızdan bile rahatsız oluyorlar. Neredeyse ‘neden çalışıyorsunuz, ne beklentiniz var’ diyecekler.”

Bu ruh hâliyle birkaç ziyaretin ardından birçok isim sahadan çekildi. Güçlü dernekler beş yıl boyunca hatırlanmazken, seçim döneminde apar topar ziyaret edildi. Belediye personelinin dahi “Murat Aydın aday olursa oy vermeyeceğiz” söylemleri bile önemsenmedi. Çünkü anketler hâlâ yüzde 52 gösteriyordu.

Yok Sayılan İsimler, Sonradan Kesilen Fatura

Hanefi Dilmaç, Furkan Çeliker, Mustafa Gürkan, Adem Sefer, Tuncer Dede, Hasan Yavuz, Resul Rençber, Erol Yılmaz, Murat Yumurtacı, Gökhan Kaplan, Zafer Aslan ve Şahin Emanet… Bu isimler Beykoz’ta yaklaşık 25 bin oya etki edebilecek bir siyasi ağırlığı temsil ediyordu. Yok sayıldılar. Dışlandılar. Devre dışı bırakıldılar.

Sonuçta “Beykoz’un Fatihi” olmaya çalışanlar Beykoz siyasetinde tarih oldu.

Daha da dikkat çekici olan ise seçim kaybedildikten sonra, aynı çevrelerin “Bu isimler çalışmadığı için kaybettik” söylemine sarılmasıydı. Önce kapı kapatıldı, sonra neden girilmediği sorgulandı.

1 Nisan’da Yalnızdı, Bugün de Yapayalnız

Özkan Ayduğan’ın Dost Beykoz’a yaptığı açıklamalarda yer alan şu ifadeler, aslında yaşanan sürecin itirafı niteliğindeydi: “31 Mart’ta belediye başkanınız, başkan yardımcılarınız, müdürleriniz, ana kademesi, kadın kolları, gençlik kolları, mahalle başkanlarınızla devasa bir teşkilat vardı. 1 Nisan’da ise tek başına bir ilçe başkanı kaldı…”

Bu tablo bir kader değil, tercihlerin sonucudur. Teşkilatla bağını koparan, sahayı yok sayan, uyarılara kulak tıkayan bir anlayışın doğal sonucudur.

Sayın Ayduğan teşkilatı dinliyor mu, toparlayabiliyor mu bilinmez. Ancak sokak konuşuyor ve sokak hiç iyi konuşmuyor. Özlem Vural Gürzel AK Parti’ye geçmemiş olsaydı, bugün Beykoz AK Parti teşkilatının varlığı bile tartışılır hâle gelmiş olacaktı.

2004 yılından bu yana aralıksız yerel iktidarda olan AK Parti, Beykoz’ta ilk kez Özkan Ayduğan döneminde iktidarı kaybetti. Bu bir tesadüf değil, bir yönetim tarzının net sonucudur.

Özkan Ayduğan 1 Nisan’da yalnızdı.
Bugün de yapayalnız.

Bu yalnızlığın ne zaman fark edileceğini ve telafisinin mümkün olup olmadığını ise zaman gösterecek.