Yıllarımı saydım ve şu ana kadar yaşadığımdan daha az yaşayacak zamanım olduğunu keşfettim. Kendimi bir paket şeker verilen çocuk gibi hissediyorum; ilk şekerleri keyifle yiyor ama az kaldığını anlayınca yoğun bir şekilde tadını çıkarmaya başlıyor.

Sonunda hiçbir şeyin başarılamayacağını bilerek, tüzüklerin, prosedürlerin ve iç düzenlemelerin tartışıldığı bitmek bilmeyen toplantılara artık zamanım yok. Artık yaşlarının yanı sıra başka hiçbir bakımdan büyümemiş saçma sapan insanlara katlanacak zamanım yok. Artık saçmalıklarla kaybedecek zamanım yok. Sadece şişirilmiş "Egoların" geçit töreni yaptığı toplantılara katılmak istemiyorum. Artık manipülatörlere, kariyer tutkunlarına, vurgunculara ayıracak vaktim yok. Kıskanç insanlardan rahatsız oluyorum. Maddi varlıkları veya sosyal konumları tartışmak için çok az zamanım var.

Esas olanı seviyorum çünkü ruhum artık acele içinde. Artık duyarlı insanların arasında yaşamak istiyorum. Sevmeyi ve hatalarıyla dalga geçmeyi bilen insanlar. Lüksleri ve zenginlikleri ile övünmeyen insanlar. Sorumluluklarından kaçmayan insanlar. İnsan onurunu savunan insanlar. Kendimi dürüst ve dürüst yaşamak isteyen insanlarla çevrelemek istiyorum. Çünkü sadece temel şeyler hayatı yaşamaya değer kılar.

Yalnızca olgunluğun bize verebileceği yoğunlukla yaşamak için acelem var. Amacım sevdiklerimle ve vicdanımla huzur içinde ayrılmak. İki hayatımız var ve ikincisi, yalnızca bir tanesinin olduğunu fark ettiğinizde başlıyor.