Geçtiğimiz günlerde Boğaz'da Beykoz'un tam karşısında yer alan ve coğrafi olarak Beykoz'a benzeyen Sarıyer'in belediye başkanı Şükrü Genç, ilçesi Sarıyer'in yanında Beykoz, Kağıthane, Şişli gibi ilçelerde yaşayanları çobana benzetmesiyle gündeme geldi. Doğal olarak AKP kurnazlarınca bu çoban söylemi değerlendirilir, çünkü kanıtlı halk düşmanları bir anda halk yalakası olmaya bayılırlar. Oysa bizde bu çoban benzetmesi genellikle cehalet ve geri kalmışlıkla ilişkilendirilir. En azından halk ağzında böyledir. Yani halktan kendini soyutlayanlar değil, bizzat halktan birileri birilerine çoban söyleminde bulunuyorsa birbirlerine olan üstünlüklerini ya da eksikliklerini dile getirmek içindir. Bu söylemde haliyle küfür, hakaret ve aşağılama gibi bir durum yoktur. Bazen mizah bazen durum tespitidir ki, haliyle normal bir tepkidir ve benzetmede hata olmaz söyleminin vücut bulmuş bir örneğidir aslında. Bu noktada duygusallıkla alınganlık karıştırılmamalıdır. Kısacası, halkın içindeysen bunu bilirsin. Ben defalarca oturduğum Paşabahçe-İncirköy kahvehanelerinde bu çoban benzetmesini çok duydum. Hatta Aysun Kayacı, "Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?" demeden önce ergenlik yıllarımda defalarca işittim bu çoban benzetmesini. Öyle ki, çobana benzetilen kişiler kendisini çobana benzeten kişilere asla mağdur edebiyatı yapmadı. Dahası, güldüler ve kendileri de kendilerini çobana benzetenlere esprilerle takıldılar. Tabii ki bir belediye başkanı kahvehane ağzıyla konuşmamalı. Fakat Kasımpaşa ağzı dedikleri ağızla en çok kimin konuştuğu ortada. Bunu da herhalde en iyi AKP kurnazları biliyordur. İşte o AKP kurnazlarından biri Beykoz'un AKP'li ilçe başkanı Hanefi Dilmaç'ın ta kendisidir.

Şükrü Genç'e çoban söylemi için ilk tepkiyi veren Beykoz'da AKP'nin içinde olup hayal ettiği belediye başkanlığını bir türlü elde edemeyen varsıl insan Hanefi Dilmaç oldu. Dilmaç, Anadolu insanının alın terinden tutun Beykoz emekçilerine kadar, Şişli'yi ve Kağıthane'yi de sahiplenerek o klasik mağdur edebiyatıyla Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç'i hedef aldı. Maşallah, Sarıyer'e karşı koskoca Anadolu ve üç İstanbul ilçesi! Bu arada Balkanlarda ve Trakya'da emekçi ve çoban yok herhalde! Hanefi mağdur edebiyatı yaparken onları unuttu! Çobanlık için peygamber ve dervişlik mesleği örneği verdi Şükrü Genç'i topa tutarken ve Osmanlı'nın 7 cihana hükmetmesinden bahsetti. Tabii Osmanlı'nın son döneminde Atatürk olmasa o Anadolu'da Türklük diye bir şey kalmazdı ama Hanefi bu noktada cumhuriyet devrimi ve Atatürk'ten bahsetmez, çünkü temelde hedef kitlesi Atatürkçüler değildir.Yani Hanefi denen bu adam Şükrü Genç'e karşı yaptığı açıklamalarla olayı bir şekilde karikatür dergisine konu olacak şekilde Şükrü Genç'in özür dilemesi gerektiği noktasına getirdi. CHP'nin insanlara tepeden baktığı vurgusunu yapmadan edemedi ve Şükrü Genç'e karşı verdiği tepkide helalleşme diye bir kelime de kullandı! Yani Hanefi, allem edip kallem edip kurnazca halka oynadı. Beykoz'un AKP'li belediye başkanı Murat Aydın bile Sarıyer Belediye Başkanı'nın bu çoban benzetmesi konusuna bu kadar kafa yormazken Hanefi bu hususta Beykoz yerel basınına demeçler verip Zeytinburnu kökenli belediye başkanı Murat Aydın'ın makamındaymış gibi sözde has bir Beykozlu edasıyla konuştu ki, zaten kendi amacı AKP içinde en üst noktaya gelmek olduğu için kendisini gündem yapmayı başardı. Bu anlamda Hanefi'nin halka ve AKP üst makamlarına kendini beğendirme taktiğini takdir ederim! Gerçekten kadınlar makyajını ve saçını yaparken kendilerini her zaman bir erkeğe ya da ilgi duyduğu bir yere, bir kişiye beğendirmek için yapmaz ama dünya malı benim olsun anlayışındaki geride kalmış ülkelerin siyasetçileri kendini beğendirmek için bu cinlikleri Hanefi'nin yaptığı açıklamalar gibi yaparlar. Tıpkı Tayyip Erdoğan'ın iktidar için papaz elbisesi giyeceğini açıklaması gibi.

Şükrü Genç çoban söylemini Sarıyer'i övdüğünden, kendi ilçesine sahip çıktığından yaptı, bir. Boğaz'da karşısında Beykoz var ve bir yerde yüzünü gördüğü komşusu sayılır. Beykoz halkının çoğu yoksul ve halka verilen imkanlar kısıtlı. Yine, Sarıyer'in sınır komşusu Şişli merkezde, çok hareketli bir yer ama yoksul mahalleleri ve İstanbul'un keşmekeşi de bu ilçede göz ardı edilemez. Sarıyer'e pek de uzak olmayan Kağıthane ise betonlaşmaya teslim edilmiş ve halkının çoğunluğu kendimi bildim bileli Beykoz gibi yoksul, bu da iki. Yani hakikaten genel olarak, Sarıyer'in yaşam kalitesi Beykoz, Kağıthane ve Şişli'ye göre önde. İki kere iki dört derler, Şükrü Genç de benzetme yaparak aslında doğru söylemiş. Üstelik, Şükrü Genç çocukluğunu yoksulluk içinde geçirmiş, hatta çobanlık yapmış! Dahası, mağdur edebiyatı yapan Hanefi gibi mal varlığı da yok! Ayrıca Şükrü Genç AKP'lileri aşağılayacak olsa ağırlıklı olarak CHP'lilerin yaşadığı Şişli'den örnek vermez. Zaten Sarıyer'in komşusu CHP'li Beşiktaş'tan bahsetmemiş bile. Keza Beşiktaş'ın karşısındaki Beykoz'un sınır komşusu AKP'li Üsküdar'dan da bahsetmemiş. Yani Beşiktaş ve Üsküdar'ın Beykoz, Kağıthane ve Şişli'ye göre ortada olan yaşam kalitesini Şükrü Genç de iyi biliyor. Yeni dolar zengini yaratan ve ülkeyi yabancı sermayenin işgaline maruz bırakan AKP Türkiye'sinde Hanefi gibi adamların yaptığı en iyi şey ise, yoksulu mağdur edebiyatı ile yanına çekip kendi ticaretinin hedefinde yürümek. Gerçekten Hanefi gibi adamlar birkaç kişiye iş bulur, bir-iki yardım yapar ve gerçek bir siyasetçi olurlar ama bu tip adamlar asla kader değiştiren örnek bir adam olamazlar ve halkı birbirine düşürerek kendi yoluna bakarlar.

Şimdi bu Hanefi, çok dağ tepe, çoban sevdalısıysa çiftçiye "Ananı da al git!" diyen Tayyip Erdoğan'a laf söylesin! Yedi düvelden bahseden Hanefi, yedi düvelin torunlarını şehit eden PKK teröristlerine Habur'da seyyar mahkeme kurup affeden tek adamlı AKP siyasetini eleştirsin de görelim bakalım! Beykoz'un ormanları talan edilirken çobanlığın, doğanın, tarımın, hayvancılığın bir önemi var mı ki, lafa gelince çobanın yanında ama hem kendisi zenginlik içinde hem de Saray'da yaşayıp halka hiç benzemeyen Tayyip Erdoğan'a tek kelime söyleyemeyip kendisini Tayyip Erdoğan'a beğendirmek için cin olmadan adam çarpma niyetinde? Yani bir belediye başkanını aklı sıra hedef alarak tribünlere oynuyor. Beykoz'da uzun yıllar belediye başkanlığı yapan AKP'li Yücel Çelikbilek, "Beykozlulardan bir bok olmaz." derken Hanefi, yine AKP'de siyaset yapıyordu ve Beykoz halkı için ne özür beklemesi, gıkını bile çıkarmamıştı. Şimdi gelmiş, Şükrü Genç'ten özür bekliyormuş! Hadi oradan! Sen önce git, maçan yiyorsa Beykoz halkının AKP ile nasıl yoksullaştığını açıkla ve Beykoz'un dibindeki Sarıyer'e çoğu Beykozlularca imrenilerek bakıldığını bil.