Demokrasi kelimesi Yunancadan türeyip günümüze geldi. Demos halk, kratos ise yönetme ve güç anlamları taşıyor. En sade tanımıyla demokrasi halkın yönetime hakim olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin önderi Atatürk'ün ilkelerinde halkçılık vardır ve Atatürk halkın yönetime hakim olmasını istemiş, bunu da başarmıştır. Bu yüzden Atatürk'ün Altı Ok'unda demokrasi diye bir oka gerek yoktur. Doğal olarak kendini demokrat olarak tanımlayan biri halkçıdır. Oysa Türkiye'de siyasi partiler ve siyasi kişiler demokrasi lafını kullanınca, adaletten bahsedince hiç samimi gözükmezler. Halkın çoğunluğu bilir ki, bu kavramları kullananlar halka adalet dağıtmazlar. Aynı zamanda hiçbiri demokrat ve halkçı değildir. Oysa demokratım diyen herkes halkın haklarını savunmalıdır ve siyasette halkın hakkını savunanların yeri soldadır.

Demokratların solda olması meselesine gelince, Fransız Devrimi'nden sonra kralın yetki sahibi olmasını isteyen muhafazakarlar meclisin sağında, halkın meclise ortak olmasını isteyen cumhuriyetçiler ise meclisin solunda yer alınca sağ-sol kavramları açığa çıktı. Fakat, sağı ve solu Fransa'daki meclisteki oturuş şekline göre kalıplara sokmak yersiz. Çünkü Lenin çarlığa, Mustafa Kemal, padişaha posta koyarken ya da Spartaküs Roma İmparatorluğu'na baş kaldırırken solcu bir tavır sergilemiştir. Kısaca insan, eyleminde ve özünde bağımsızlıkçı ve özgürlükçüyse eğer, bir de kraldan çok kralcı değilse zaten demokrat ve halkçıdır. Kağıt üstünde ve lafta demokrat olmak ise en kolayıdır ve yalandır. Basit bir tanımla sol, haksızlığa karşı olmaktır. En önemlisi, halkın her konuda hakim olduğu yönetimlerde halkın gücü sosyal hayata adalet eşliğinde yansırsa orada sol bir iktidar, yani halkın yönetimi var demektir. Demokrasi budur. Lenin, Atatürk ve Che Guevara gibi önemli halk kahramanları aynı amaçlarla farklı yollardan bunu yapmıştır. Halkın hakları kısıtlanıyorsa, halk baskı altındaysa ve yok sayılıyorsa orada sağ bir iktidar var demektir. Bugün ne yazık ki dünyanın ezici çoğunluğu demokrasi karşıtı sağcı yönetimlerin işgali altındadır. Egemenlik halkın, milletin olacaksa demokrasi vardır. Egemenlik kral gibi yaşayanların olacaksa demokrasi sadece hikayedir. Hele ki krallık taslayanların varlığını savunan sağcılıkla demokrat olunmaz.

Atatürk, "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" diyerek sol bir amaca hizmet edip, kuldan vatandaş, ümmetten ulus ve modern toplum yaratarak, yaptığı devrimlerle solcu olduğunu fazlasıyla kanıtlamıştır. Dolayısıyla Atatürk sağcı da değildi, solcu da diyenler beni hep güldürmüştür. Solculuk gibi onurlu bir duruşa sahip olamayan sözde uyanıklar kurnazca gerçeklerden kaçmak istemektedir ama nafile! Öyle ki, Atatürk gibi bir devrimci elbette sağcı değildir ama bal gibi solcudur. Atatürk'ün ben solcuyum demesine gerek yoktur. Mesela Spartaküs'ün solcu olduğunu kanıtlaması için Fransız Devrimi'nden sonra oluşan mecliste yer alan karşıt görüşlü toplulukların oturuş yönlerine bakması gerekmez. Atatürk'ün kendine solcuyum demesi de gerekmez. Tıpkı hayatın içinde demokrat olmak için Yunancadan türeyen bir kelimeye ihtiyaç duymayışımız gibi. Kaldı ki, bağımsızlığı ve özgürlüğü karakteri yapan ve devrimciliği ilke olarak ortaya koyan Atatürk'ün hayata bakışı, akılcı duruşu solculuğunu kısaca özetler. Yine, bugünlerde CHP'ye eleştiri yapan solcuların CHP'nin kamucu olması lazım demesi de beni güldürmüştür. Kamu, halk demektir zaten. Altı Ok'unda halkçılık, yani demokrasi olan CHP'de Atatürk ilkelerini anlamaktan kaçınan günümüz solcuları kamuculuktan bahsedince ortaya farklı bir anlayış koymuyorlar ki. CHP'ye halkçı olun desinler, olsun bitsin. Bunu anlarım. Fakat, kamucu olun derseniz sadece kelimeyi farklı söylüyorsunuz o kadar. CHP'nin öncüleri ve ileri gelenleri bile maalesef yıllardan beri bu partinin içinde ortanın solu, sosyal demokrasi, demokratik sol, sol kanat gibi bir şeyler ortaya atıp durdular. Bunun 2 önemli sebebi var: Bir, Kemalizmi anlamamak! İki, Kemalizmden uzaklaşmak! Atatürk ilkelerinde sosyal, demokrasi, sol gibi ilke ve öğretiler fazlasıyla ve herkese yetecek kadar vardı zaten. Yıllardır nedir bu Kemalizme burun kıvıran beyhude çaba, anlamış değilim!

Atatürk tarafından cumhuriyetle şekillendirilen sosyal, laik, Türk hukuk devleti iki anlayış üzerinde yükselir. Bunlar, Türk milliyetçiliği ve Türk sosyalizmidir. Sosyalizmle milliyetçilik bir arada olmaz diyenler ise halt etmiştir. Bunlar Altı Ok'u ve 68 Kuşağı'nı ya anlamamıştır ya da karşı olmuştur. Ama 68'liler Harbiyeli dehasına sahip uyanık karakterlerdir. Bu yüzden Kemalizmle sosyalizmi birleştirip dalga dalga yayılarak halkta karşılık bulmuşlardır. Zaten şöyle tarihe bir bakın, tarihte zulme ve sömürüye karşı devrim yapan, devlet kuran ya milliyetçiler ya da devrimciler olmuştur. Dikkat edin, Altı Ok'ta bu ikisine de yer vardır. Fakat, ben sosyal demokratların, demokratik solcuların, bireyci liberallerin ya da gerici muhafazakarların devrim yaptığını hiç görmedim. Yapmışsalar da İran'daki şeriat devrimi gibi karşıdevrim yapmışlardır. CHP ise Kemalizmden uzaklaştıkça bırakın devrim yapıp yeni bir devlet inşa etmeyi, ülkesinde sağcı partileri bile deviremedi. Böyle giderse deviremez de. 

Kelimeler, ilkeler, öğretiler anlayanlar için basittir. Altı Ok soldur. Mahir Çayan kadar ölümüne devrimci olamayıp, ulus devlete garezi olan, hatta bölücülüğe meyleden sözde solculara şunu hatırlatalım: "Kemalizm soldur." Bunu bizzat Mahir Çayan söylemiştir. Çayan, çok haklı. Altı Ok ne için var peki? Şundan olmasın: Ayrımcılığa karşı cumhuriyetçilik, bireyciliğe karşı halkçılık, sermayeye karşı devletçilik, sömürüye karşı milliyetçilik, gericiliğe karşı laiklik, muhazafakarlığa karşı devrimcilik. Buyurun size sol! Hem de Türkiye'ye özgü sol! Kısacası, Türkiye'de solcu Altı Ok'a Batı'dan alınan ve öyle pek de devrimci olmayan yeni elbiseler dikmenin anlamı yoktu ki. Hele ki Türk tarihinin en büyük devrimcisi Atatürk'ü yanlış anlamanın ve tanıtmanın hiç lüzumu yoktu. Mesela, MHP ve aşırı sağ denince akla gelen ilk isim olan Alparslan Türkeş, 9 Işık diye kitap yazıp kendi öğretilerini ortaya koyarak, resmen Atatürk'ün Altı Ok'unu beğenmediğini kanıtlamıştır. Fakat gelgelelim, solcu Atatürk'ün kurduğu ama dünden bugüne sağcıların da bolca bulunduğu ve Atatürk'ten sonra uzunca bir süre sağ bir parti olarak yoluna devam CHP'de bugün parti tüzüğü bile gayet sağcıdır. Tabi CHP'yi çokça eleştirip sağcı partilerde siyaset yaparak onlara sempati duyanlar dinime küfreden müslüman olsa bari misali ayrı bir klinik vakadır.

Ek olarak, Atatürk, sınıf siyasetine dayalı Marksizm gibi bir sol siyaset anlayışını benimsemez. O, ulus devlet eksenli ulusal sol bir ideolojinin dünyadaki en önemli temsilcisidir. Evet, Atatürk, sosyal demokrat değildir, demokratik solcu değildir, ortanın solcusu hiç değildir. Peki ya Atatürk, sağcı mıdır, mümkünatı yok, asla sağcı değildir. Her CHP'li önce bu gerçeği bilmelidir. Halk bunu şimdilik anlar ya da anlamaz, bu ayrı meseledir. CHP, 100. yılında Türk halkının ezici çoğunluğu tarafından aşırı derecede sevilen kurucusu Atatürk'ü yaşattıkça ve onu anladıkça var olacaktır. CHP, ancak Atatürkçülüğü halka yansıtırsa başarılı olur.