Son günlerde neredeyse her sitede boy gösteren 24 yaşındaki Shaymaa Ismaa'eel, ABD'de katıldığı bir toplantıda İslam karşıtı protestocuların önünde "özçekim" yapan bir terapist. Memleketimin güzel insanı da "İşte görün, alem Müslüman görsün" diyerek, bu cesur pozları sayfalarından paylaşıp duruyor. İçlerinden birisi bile 1 dakika düşünüp, "Yahu elin gavûr memleketinde bir Müslüman bunu yapabiliyor acaba neden Müslüman ülkelerde bunun benzeri bir olay yaşanmıyor?" diye soruyor mu bilmem... Ancak ben sizi Terapist Şeyma'dan alıp, 18 sene de geriye götürüp bir başka cesur kadınla tanıştırmak istiyorum: Wafa Sultan... Tıpkı Terapist Şeyma gibi onun güvenliği de ABD tarafından korunuyor. Peki, Şeyma ve Wafa'yı koruyan yalnızca polis gücü mü?

Önce şu parantezi bir açalım: Bu sosyal medya, ülkemdeki insanın tembelliğine tembellik, vurdumduymazlığına da vurdumduymazlık katıyor. Yani "yasaklansın" demiyorum elbette ama tedbirinizi alın diyorum. Öyle bir fotoğraf, bir haber, bir yorum görünce 5 dakikalığına zevk alıyorsunuz ancak okumaktan, araştırmaktan, kıyaslamaktan ve en önemlisi de düşünmekten uzakta kalıyorsunuz. Bunu basit bir dille yorumlarsam "banane" der, geçerim. Sizin tercihiniz... Ancak ülkem adına sosyolojik açıdan toplumsal açıdan yorumlandığımda bunu size söylemek zorunda olduğumu hissediyorum. Lütfen düşünmekten ve sorgulamaktan çekinmeyiniz, uzakta kalmayınız.

Dönelim konumuza...

Şeyma Hanımı artık tanıyorsunuz: Terapistimiz, tesettürlü olarak ABD'de katıldığı İslâmî bir konferans sırasında, kapıda duran ve pankartlarla eylem yapan Islam karşıtı bir grupla karşılaşıyor. Onlar slogan atıp İslamofobik sözler edip bağırırken de 10 adım önlerinde durup fotoğraf çekiniyor. Bunu da sosyal medya hesabından paylaşıyor. Neredeyse dünyada yarım milyon insan tarafından paylaşılıyor. Elbette hepsi için Müslüman demek zor çünkü fotoğrafı paylaşıp altına da "Sen bir Prensessin" yazan çok sayıda Hristiyan, Deist, Agnostik ve Ateist var. Yani kendisini takdir edenler yalnızca Müslümanlar değil...

Peki, ne anlama geliyor Şeyma'nın yaptığı, örnek verelim mi?

Ülkemizde düşünün ki, bir Yahudi Kongresi düzenleniyor. Bu Kongreye katılanları barışçıl yollarla protesto etmek isteyen bir grup Türk vatandaş, herhangi bir taşkınlık göstermeden, Kongre'nin düzenleneceği bina önünde protesto gösterisi düzenliyor. Bu sırada Kongre'ye katılan ve yandan iki örgülü saçları ve dini kıyafetiyle sakallı-fötr'lü bir Yahudi de bizim protestocu Türklerin 10 adım ilerisinde elini zafer işareti yapıp, bir yandan da dilini çıkarıp öźcekim yapıyor. Sonra hiçbir şey olmamış gibi Kongre salonuna dönüyor, bu pozunu sosyal medyada paylaşıyor. Paylaşımı da 500 bin kişi tarafından paylaşılıyor.

Tekrar yazayım mı? Anladık mı Şeyma'nın ABD'de yaptığı işi... Bizde olabilir mi peki böyle bir şey? Hadi birlikte hayal edelim, bizde olursa ne olur:

Fotoğraflarda görüldüğü gibi ABD'deki İslâmî Kongre yapılan bina önünde 1 tane polis aracı var görüntüde de hadi diyelim 2 olsun 5 olsun 10 olsun... Bizde Yahudi Kongresi düzenlendiğini düşün... Öyle Ankara Çubuklu Akkuzulu Köyü' de falan da değil, İstanbul'un göbeğinde ve seküler anlayışın yüksek olduğu Şişli'de ya da Kadıköy'de düzenlendiğini düşünün... Eğer İstanbul Emniyetine bağlı 1000 polis görevlendirilmezse, benim adım Ferdi değil... Peki, protesto eden sayısı? Yine Şeyma'nın paylaştığı görüntüler gösteriyor ki, toplasan 10 kişi bile değil... Hadi 20 olsun, 30 olsun... Eğer İstanbul Şişli'de bir Yahudi Kongresi yapılacağı duyulursa, Erzurum'dan Rize'den otobüs kaldırılır. O Kongre zaten yapılmaz da yapıldı dersek, binanın önünde en az 50 bin kişi protesto için birikir. 

Hepsini geçtim de dini kıyafetiyle saçları örgülü Yahudi arkadaşın öyle kalabalığı arkasına alıp dilini çıkararak özçekim yapmasına asla izin vermezler. Çekti diyelim, güvenliğinden artık biz sorumlu olmayız. Allah'a emanettir artık o Yahudi... Devletin yetkili kişileri de Yahudi linç edilip öldürüldükten sonra medyaya dili dışarıda fotoğrafını paylaşırlar: "Gördüğünüz gibi Yahudi şahıs halkı provoke etmiş." Bu açıklama haber olunca da en az memlekette 500 bin kişi sadece bu fotoğrafı paylaşıp, altına da yorum yazar: "Burası Türkiye Yahudi... O dili sokarlar işte böyle... Akıllı olacaksın!"

Yetmez, Yahudinin dili dışarıda zafer işareti yaptığı fotoğraf, dev poster yaptırılır, sokaklarda "Ya Allah Bismillah Allahu-ekber!" nidalarıyla dolaştırılır. Kayıplardan dolayı Türkiye'ye nota vermeye hazırlanan İsrail'e memleketçe "Hastir" çekilir ve haftalarca televizyonlarda Türkiye'nin bekaa sorununa dair tartışma programları yapılır. Yahudi dosyası tekrar açılır, PKK ile ilişkilendirilir ve dili dışarıda fotoğraf çektiren sonra da ölen Yahudi'nin PKK'lı olabileceği ihtimali üzerinde durulur. Çok değil 5 program sonra da ihtimal "kesin bilgi" olarak güncellenir ve memleketimde muhafazakârından liberaline, sağcısından solcusuna 80 milyonu aynı görüş etrafında birleşir:

"Yahudi Kongresi olsun ama o dil de dışarıya çıkmayacaktı arkadaş. Burası Türkiye... Yahudi birazcık aşırılık göstermiş. Onu yapmasa başkaydı. Bence haklıyken haksız duruma düşmüş. Zaten televizyonda dinledim PKK'lıymış. Öldü geberdi işte... Kendi etti kendi buldu. Senin ne işin var Türkiye'de? Git İsrail'de yapsana Kongreni?".

Evet, şimdi o dili dışarıda tesettürlü Terapist Şeyma Ablamızı tekrar paylaşalım sosyal medyada ve Müslüman olarak bir kez daha haykıralım:

"Gurur duyuyoruz... Aferin kızıma... Yürü be... Amerika duysun; adamı böyle yaparlar"

Altına da herkes "Tüylerim diken diken oldu valla görünce" desin.

Haydi...

Paylaşın...

Not: Wafa Sultan'ı yazacaktım ama vazgeçtim. Çiftestandartı öyle çok bir ülkeyiz ve hayatı birbirimize öyle zehrediyoruz; zehrolmasına seyirci kalıyoruz ki, içimden yazmak gelmiyor. Açın Youtube'u Google'ı bakın kimmiş, ne demiş. Bizim önce tabanda sonra da tavanda değişmemiz şart. Çünkü biz elin kıçı boklu Amerikalısından daha iyi bir hayatı hakediyoruz. Barış dolu yaşayabiliriz el ele... PKK da biter demiyorum, en azından gelecekte peşinden sürükleyecek adam bulamaz. Terörle mücadele silahla olmaz, parayla-pulla olmaz. Bizim artık her görüşten insan olarak birbirimizi kucaklamamız, birbirimizden yararlanmamız gerekiyor. Ülkemizi cennet yapmak elimizdeyken, cehenneme dönüştürmemize ve seyirci kalıp, "Kral çıplak" diyememize kahroluyorum. Yazımı anlayan, bana hak veren her görüşten insana da şunu söylüyorum: "Güzel günler göreceğiz, inanın"