Tarihten beri süregelen, kitleler üzerinde güç sahibi olmak isteyen şer odakları, kişilere isteklerini kabul ettirmek için, onların zihinlerini kontrol altına alarak, algılarına da müdahale edip, bu şekilde bir yol izleyerek kendi kötü emellerini gerçekleştirmeyi sürdürmüşlerdir...  

Dünyadaki tüm insanların zihinlerinin kontrol edilmesi isteği, tehlikeli bir durum haline gelse de günümüzde bilimsel bir boyut kazanarak hızını kesmeden devam etmektedir. Bu konuda, teknolojik ve psikolojik boyutu bulunan, yaygın olarak kullanılan birkaç zihin kontrolü tekniği bulunmaktadır. Durumun ne kadar tehlikeli bir hal olduğunu anlayabilmeniz ve dikkatli olabilmeniz adına bunların bazılarını sizlerle paylaşmak istedim.  

Bilimin gelişmesiyle karşısındaki kişilerin algılarını yok edici bir duruma dönüştürebilen maddelerin en önemlilerinden birisi ve en sinsi olanı eğitim yönetimidir. Kötü planlarını uygulamaktan hiçbir zaman vazgeçmeyen “Emperyalist Güçler” kişilerin algılarını kendi tekelinde alıp, çoğu zaman eğitim öğesini kullanılarak psikolojilerini sindirmek suretiyle, zihinlerindeki duygu ve düşüncelerini kendilerine bağlayarak, onlara hükmedebilmektedirler. 

Toplumları etkilemek isteyen güçler, kişilerin beyinlerini tepkisiz ve kendilerine bağımlı hale getirmekte bu vesileyle tarihte olduğu gibi günümüzdeki bütün savaşların ortaya çıkış sebebi olarak din öğesi de çokça kullanmaktadırlar. Bir diğer yöntem olan reklam ve propaganda aracılığıyla algıları etkilemek için özellikle ABD'nin tarih boyunca kullandığı, kitlelerin zihinlerini kendi amaçları doğrultusunda hipnozla etkilemek ve yönlendirmek üzere ciddi yatırımlar yaptığı çalışmalarını sürdürmektedir.   Toplum hipnozuyla zihinleri etkilemenin en önemli sistemleri olan, görsel, yazılı, sosyal medya ve TV kanallarını kullanmak suretiyle, onları zaruri bir ihtiyacı olduğuna inandırarak sömürmektedirler. Çünkü herkes farkında olmadan olayları gerçekte olduğu gibi değil, iyi niyetli insanlara inanmak yerine, kötü olanlarına sempati duymalarını sağlamaktadır. Öngörücü programlamada ise, görsel ya da basılı yayınlarla çok önceden insanları belirli olaylara hazırlama ve bu yanlış duruma körü körüne inandırma projeleri yer almaktadır. Örneğin, 11 Eylül saldırılarının, çok daha önceden İkiz Kuleleri’nin yıkıldığını gösteren görsellerin sinemada ve çizgi filmlerde yer alması gibi…  

Bu şekilde, Küresel Güçler üçüncü dünya ülkeleri için öngördükleri sömürü planlarının aşamalarını, romanlar ve filmler aracılığıyla önceden yayarak hedef kitlelerinin bilinçaltına yerleştirmekte, hassasiyetlerini iyi bir şekilde tespit eden kötü niyetli bu kişiler, onları kendi emelleri doğrultusunda yönlendirmektedirler.

Maalesef, bölgesel ve kitlesel anlamda süren, şeytani yöntemlerle algılarımız yönetilmeye devam ederken, farkında olmadan, dışarıdan akan verileri kontrol etmemiz gerekirken, hiç sorgulamadan doğru olduklarını zannederek olduğu gibi kabul etmekteyiz. Bu düşüncedeki ülkeler, sömürmek istedikleri kişileri ya da toplulukları birtakım imajlar ve mesajlarla zaaflarından faydalanarak, onları adeta robot gibi kendi himayelerinde kullanmaktadırlar.  

Bizler, söylemlerin ve propagandanın yer aldığı ortamlarda yaşamımızı idame ederken, Küresel Sistem'in dayatmalarına karşı, maneviyatına bağlı olarak dik bir duruş sergilemeliyiz, aksi takdirde duygularımız zayıfsa algılarımız kandırılmaya ve yok edilmeye maruz kalır. Herkes tutum ve davranışlarını sergilerken, farkında olmadan hangi olumsuz algıların etkisinde kaldığını, “Dini ve Milli Değerler” üzerinden bunlara nasıl müdahale edildiğinin farkında olmalı, duygusal ve düşünsel kullanım araçları olan algılarını, dışardan gelen olumsuz yönlendirmelerden etkilenmek yerine, doğru olanını seçmeli ve yönetmelidir. Bu durum sağlandığı takdirde ise dünya üzerinde çıkar savaşları bitecek, arzu ettiğimiz iyilik sarmalı tüm kalpleri saracaktır…




1.     İçinden çıkılmaz (durum).