Beykozlu Şehir Plancısı Erdal Uzuner, imar planları, açılan davalar ve 1/5000 ila 1/1000'lik planlara yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Başkanlığını yaptığı İstanbul Anıtlar Kurulu'nda görev aldığı dönemde Beykoz ile ilgili önemli kararların alınmasına da öncelik eden Mimar Uzuner, 1983 yılından bu yana aradan geçen 47 yılda Beykoz'un İstanbul'un diğer ilçelerine oranla geride bırakıldığını vurgulayarak, "Beykoz'da görev alan Belediye Başkanlarının basiretsizliği, Beykozlunun menfaatlerinin korunamaması karşısında sürekli olarak SİT alanı türküsünün söylenmesine neden olmuştur. Bugün ise Çiğdem Mahallesi Sosyal Yardımlaşma, Dayanışma ve Yaşatma Derneği'nin yürütmeyi durdurma kararıyla sonlanan davasında da görüleceği gibi kime ve neye hizmet ettiği belirsiz bir takım kişiler, Beykozlunun kazanımlarını sürekli olarak törpülemektedir. Beykozlu ise yasaların kendilerine verdiği hakkın takipçisi olmalı ve davalarla sekteye uğrayan dönüşümün bir türlü başlamamış olmasının sorumlularından hesap sorabilmelidir" dedi. 

Erdal Uzuner, 1971 yılında Trabzon'da doğdu. Uzuner, 1994 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nü bitirdi. Henüz 38 yaşındayken İstanbul Anıtlar Kurulu Başkanlığı'nı üstlendi. Kültür ve Tabiat Varlıkları Üyeliği yaptı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Koruma Komisyonu Üyeliği ve Başkan Yardımcılığı görevlerini yerine getirdi. Beykoz'da ikâmet etti ve görev yaptığı yıllarda hep Beykoz'un Beykozlunun çıkarlarını gözetti. Kararlarının ivedilikle alınmasına yardımcı oldu ve Beykoz'un imar planlarının çıkarılmasına öncülük etti. Beykozlu Şehir Plancısı Erdal Uzuner ile Beykoz Gündem olarak konuştuk ve Beykoz'un geleceğini nasıl gördüğünü, neler yapıldığını ve neler yapılması gerektiğini irdeledik.  

BEYKOZ BELEDİYESİ 9 YILDIR MEVZUATI UYGULAMADI

Beykoz'un planları 2010 ve 2011'de Anıtlar Kurulu'na geldiğinde onayını veren Şehir Plancısı Erdal Uzuner, Riva, İsaklı, Bozhane, Göllü ve Kılıçlı Köyleri'nin 1/5000'lik planlarının ardından Beykoz Belediyesi'nin 2 yıl içinde hazırlaması gereken 1/1000'lik planları hazırlamadığına dikkat çekiyor. Aradan geçen 9 yıla rağmen bugün bile Beykoz'un köylerinin Nazım İmar planlarının hazırlanmadığından yakınan Şehir Plancısı Erdal Uzuner, şunları söylüyor:

"Beykoz, İstanbul'un imar ve imar planı anlamında en geri kalmış ve en az hizmet alan ilçesi durumunda maalesef. Neden? 

Öncelikle şunu söylemek gerekiyor: Beykoz'un SİT alanı olması dolayısıyla hizmet alamadığını söylemek, Beykoz'da Belediye Başkanlığı yapmış olan kişilerin basiretsizliğine bir kılıftır. Neden mi böyle söylüyorum? Bakınız, 2010 ve 2011'de Beykoz'un köylerinin planları geldi Kurul'a... Ben de o günlerde bu planların geçmesinin hızlandırılması için elimden geleni yaptım ve bu planları biz onayladık. Bu planlar 1/5000'lik planlardı ve İBB tarafından hazırlanmıştı. Bu planlar içinde Riva'ya yönelik koruma amaçlı Nazım İmar Planı ve İsaklı, Bozhane, Göllü, Kılıçlı Köyleri'nin Nazım İmar planları vardı. İBB'den gelen ve 2011 yılında bizim onay verdiğimiz bu 1/5000'lik planların ardından ilçe belediyesinin yani Beykoz Belediyesi'nin bu planların 1/1000'lik kısmını hazırlaması gerekiyordu. MEvzuat bunu gerektiriyordu. Ancak şidmi geldik 2020 yılına yani aradan tam 9 yıl geçmiş olmasına rağmen Beykoz Belediyesi bu 1/1000'lik planların yapım çalışmasını bile gerçekleştirmedi."

BEYKOZ'UN TAMAMINA TEK BİR PLAN YAPILAMAZ!

Beykozlu Şehir Plancı Erdal Uzuner, Beykoz'un 1/5000'lik planlarının üç etapta tamamlandığını ancak 1. Etap olan Çiğdem Mahallesi'nin dışında Kavacık ve Tokatköy'ü içine alan 2. ve 3. Etap Bölgelerinde henüz 1/1000'lik planların onaylanmadığına dikkat çekiyor. "Bu kadar uzun süre 1/1000'lik planların Beykoz Belediyesi'nden geçmesine rağmen Anıtlar Kurulu'ndan geçmemiş olması düşündürücü" diyen Erdal Uzuner, şunları aktarıyor:

"Günümüze geldiğimizde ise şunu görüyoruz: Beykoz'un bir kaç bölgeye ayrılmaya ihtiyacı var. Çünkü Beykoz'un tamamına tek bir plan yapamazsınız. Neden mi? Anlatayım:

Beykoz için önemli olan 1983 yılında yasalaşan 2960 Sayılı Boğaziçi Kanunu'dur. Bu kanuna göre Beykoz, sahilinden itibaren Öngörünüm ve Geri Görünüm Etkilenme Bölgesi diye 2'ye ayrılmıştır. Öngörünüm Bölgesi'nde yasa gereği Beykoz Belediyesi'nin imar yetkisi yok! Yani ruhsat veremiyor, imar planı yapamıyor vesaire... Buradaki imar yetkisi İBB ve Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nde... Beykoz'un sahil kesiminde 1983 yılından bu yana herhangi bir değişiklik yapılmadı. Arka kısımda yani Geri Görünüm Etkilenme Bölgesi'nde ise 1/5000'lik planlar hazırdı ve bu bölgeyi 3 etaba böldüm: Birinci Etap, Çiğdem Mahallesi ve çevresi; İkinci Etap, Anadoluhisarı ve Kavacık Mahalleleri çevresi; Üçüncü Etap ise Tokatköy ve Çamlıbahçe civarıydı. 

Birinci Etap'ın yani Çiğdem Mahallesi ve çevresinin 1/5000 ve 1/1000'lik planları 2017 yılında tamamlandı. Şu an onaylı. İkinci Etap'ın 1/5000'lik kısmı 2019 yılında onaylandı anak 1/1000'lik kısmının durumu şu anda belirsiz. Bu noktada şunu da belirtmek gerekiyor; Beykoz Belediyesi'nden 1/1000'lik kısım geçti ancak Kurullarda nedeni belirsiz bir şekilde bu planların onayı bekliyor. Yine Üçüncü Etap yani Tokatköy civarının 1/1000'lik planları da Kurullarda bekliyor. Normal şartlarda bu kadar uzun beklememesi gerekiyor." 

ÇİĞDEM DERNEĞİ DAVA AÇMAKLA NE AMAÇLIYOR? 

Erdal Uzuner, 1/1000'lik planları tamamlanan tek bölge olan 1. Etap'ta Çiğdem Mahallesi'ndeki bir derneğin 1/5000'lik İBB planlarının aleyhine dava açmasını ise "garip" karşılıyor. Uzuner'e göre bu davanın açılmasının Çiğdem Mahallesi'nde yaşayan halka bir faydası yok. İBB'nin 1/5000'lik planlarına yapılan itiraz sonrası ise Çiğdem Mahallesi'nde mülk ve toprak sahibi olan Beykozluların aleyhine bir tablonun oluşacak. Kendisi de Çiğdem Mahallesi'nde ikAmet eden Şehir Plancısı Uzuner, şunları anlatıyor: 

"Birinci Etap yani Çğdem Mahallesi ve çevresinin 1/5000 ve 1/1000'lik kısımlarının 2017 yılında onaylandığını ve planların bu bölge için hazır olduğunu söylemiştim. Şimdi elimde bir mahkeme kararı var: Davayı açan Çiğdem Mahallesi Sosyal Yardımlaşma, Dayanışma ve Yaşatma Derneği... Bu dernek, 5 Aralık 2019'da 1/5000'lik planlar hakkında dava açıyor. Mahkeme de bu dava üzerine yürütmenin durdurulması kararı veriyor. Şimdi, çok enteresan; Davacı tarafın İstemin Özeti kısmında şöyle söylediği görülüyor: Beykoz Geri Görünüm Etkilenme Bölgesi Koruma Amaçlı 1. Etap Nazım İmar Planının alanın tamamının SİT alanı olduğu, nüfus için yeterli donatı alanı oluşturulmadığı, üst ölçekli plana aykırı olduğu, tesis edilen işlemin usül ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, iptali ve yütümenin durdurulması istenilmektedir, diyor. Şimdi ben de Çiğdem Mahallesi'nde oturan birisiyim. Bu iddianın hiçbir yerinde Çiğdem Mahallesi Halkı yok! Samimi olarak söylüyorum, ben Çiğdem Derneği'ni kınıyorum! Bu davanın hiçbir yerinde Çiğdem Halkı bulunmamaktadır. Bu dava kime ve neye hizmet etmektedir? 

Çiğdem Mahallesi Sosyal Yardımlaşma, Dayanışma ve Yaşatma Derneği, dava dilekçesinde 1. Etap'ın tamamının SİT alanı olduğunu iddia etmektedir. Şimdi Boğaziçi Kanunu'nun 10 Maddesi'nde yapılaşma tarif edilmiştir. Der ki, Geri Görünüm Bölgesi'nde 12,50 metre ve Etkilenme Bölgeleri'nde ise 15,50 metre yüksekliğinde konut yapılabilir, der. Taban Alanı da yine aynı mevzuata göre yüzde 15 yani 0,15 metredir. Yani senin 1000 metrekare bir yerin varsa, bunun içinde 150 metrekarelik bina yaparsın; yükseklik olarak da 5 katlı bina yaparsın. Şimdi 1. Etap'ta tamamlanan 1/5000'lik planlarda verilenler de bu çerçevede kanunun öngördüğü gibi verilmiştir. Yine bu bölgede 2005 yılında yapılmış planlarda, Çiğdem Bölgesi'ne 3 kat verilmiştir ancak İBB'nin 1/5000'lik planlarına göre kanunda yazılı haklar verilince Çiğdem Mahallesi'ne 5 katlı bina yapımının önü açılmıştır. Çiğdem Derneği ise dava dilekçesinde bu hakkın yani 5 katlı bina yapımı hakkının çok olduğunu belirtmiştir. 

DAVA SONUCU KAYBEDEN ÇİĞDEM HALKI OLACAK

Yani adeta 5 kat fazla, bunu 3 kata düşür, demektedir. Öte yandan donatı alanı bakımından da 1/5000'lik İBB planlarında gösterilen yerleri, Çiğdem Derneği az bulmuş ve yine Çiğdem Mahallesi'nde yaşayan kişilerin haklarını kısıtlayacak, onları sahip oldukları mülklerden ve alanlarından yeni bir tasarrufa zorlayacak bir kararın önünü açmak isteyen talepte bulunmuştur. Donatı alanlarının artırılması, bu bölgede yaşayan vatandaşlara yeni külfetler getirmek demektir. Çiğdem Mahallesi Sosyal Yardımlaşma, Dayanışma ve Yaşatma Derneği'nin açtığı ve yürütmenin durdurulması kararıyla sonlanan davada mağdur olacak olan Çiğdem Halkı'nın bizzat kendisidir. Bu mahallede mülk sahibi, arsa sahibi olan vatandaşlar mağdur edilecektir."

BEYKOZLU'YA YANLIŞ AKIL VERENLERİN YATACAK YERİ YOK

Şimdi bir kere bu İmar Barışı sözü benim pek yakıştıramadığım bir söz. Barış nedir? Savaşın ardından alınan bir karardır. Yani ortada bir savaş olmalı barıştan sözetmek için. Burada bir savaş mı vardı ki, barıştan sözediliyor? Bunun adı aslında İmar Affı olmalıydı.

Diğer yandan kanunda 31 Aralık 2017'den önce yapılan imarlar şart koşulduğu halde, nedense 1 Aralık 2018^den itibaren imar yapılmaya devam edildi. Artık her şey eskisi gibi değil ki? Biliyorsunuz, teknoloji gelişti. Bugün Bakanlık, uydudan tüm haritayı görebiliyor ve bunun takibini de yapabiliyor, değil mi? Peki, bu insanlara kim akıl verdi? Yazık, günah değil mi? Beykoz'da yıkılan binaların asıl sorumluları, bu insanlara akıl verenlerdir. Yıkılacağını bile bile onlara ev yapması için teşvik edenlerdir. o insanların yatacak yerleri yok bana göre...

KANLICA'DA OTURANIN GÜNAHI NE?

imar Barışı ilk çıktığı zaman Öngörünüm Bölgesi'ni kapsamıyodu. Daha sonra Öngörünüm de eklendi fakat ne hikmetse Beykoz'da Kanlıa Mahallesi kapsam dışında bırakıldı. Ben bunu doğru bulmuyorum. Neden?  Çünkü bir yasa çıkıyorsa, adaletli bir şekilde tüm vatandaşları kapsaması gerekiyor. Mesela ben Kanlıca'da oturuyorsam, benim kabahatim ne ki? Ben suçlu muyum? Biz özerk bir bölge miyiz? Bir kere bu hem gelir kaybıdır Devlet için hem de yasanın ruhuna aykırıdır.

YAPI-KAYIT KONUSU TARTIŞMALI OLMAKTAN KURTULAMADI

Yapı-Kayıt Belgesi ile ilgili işler, hâlâ Beykoz'da toplumu tatmin etmedi. Neden? Çünkü Yapı-Kayıt belgesi alan Beykozlular, işyerlerine çalışma ruhsatı alabildiler, elektrik-su açtırabildiler ama devamını getiremediler. Mesela, Yapı-Kayıt belgesini aldıktan sonra normal şartlarda yasal olarak 'cins değişikliği' yapabilmeniz gerekiyor. Yani tarla olarak görünen yeri, bahçeli kâgir ev olarak değiştirebiliyorsunuz. Bu şekilde de satabiliyorsunuz Ancak SİT alanı içinde kalan Beykozlular, bunu asla gerçekleştiremiyorlar. Çünkü cins değişikliği için Kurul'a başvuruyorlar, kurul ise buradaki yapının kaçak olduğunu gerekçe göstererek, burada cins değişikliğine izin vermiyor. Bundan dolayı da SİT alanı içinde kalan yerlerin satışı neredeyse hiç mümkün olmuyor.

YAPI-KAYIT BELGESİ, BEYKOZLU'NUN SORUNLARINI ÇÖZEMEDİ

Yine Beykoz'da orman içinde oturan kişiler, Yapı-Kayıt belgesi aldılar. Ancak bunun satışı da olmuyor ki? Sen gidip Devlete başvuramazsın buradaki yeri satın almak için çünkü Devlet'e göre burası Orman Alanı ve Anayasa'ya göre Orman Bölgesi'nde satış yapılması yasak! Buradaki sıkıntıları da Yapı-Kayıt belgesi yeterli olmuyor. Bence Orman Alanı'nda Yapı-Kayıt Belgesi almanın da bir değeri yok. Çünkü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın sanırım 2018 tarihli bir yazısı var. Orada diyor ki, Yapı-Kayıt belgesi genel bir düzenlemedir; bir kazanım oluşturmaz, diyor. Yani Özel Kanuna Tabi Alanlar'da bu belgenin hükmü yok, diyor.

BEYKOZ'DA KUDEB NEDEN YOK?

Devlet eğer Yapı-Kayıt belgesi verdiyse, ben bu belgenin verildiği binaya Basit Onarım yapabilmeliyim. Beykoz Belediyesi, Yapı-Kayıt Belgesi olan yerlere bu izni vermeli; verebilmelidir. Eğer vermiyorsa, bana göre yanlış yapılıyor demektir. Bunun verilebilmesi için bir yasaya ihtiyaç varsa, o zaman bunun yapılmaı gerekmektedir. Şöyle düşünün: Benim iskânlı bir binam var diyelim: Ben bu binayı dilersem güçlendirebiliyorum; basit onarım yapabiliyorum. Bunun için Belediye'den izin alabiliyorum. Eğer diyelim ki, tarihi bir binam varsa, ona da İBB KUDEB'ten basit onarım izni alabiliyorum. Nedir KUDEB? Koruma Uygulama ve Denetleme Büroları... 

Şimdi şunu da söyleyeyim: Üsküdar'da Fatih'te olan KUDEB bürosu neden Beykoz'da yok? Bakınız, Beykoz'da 3 adet tarihi kalemiz var ve 3'ü de harap durumda! Hiçbirinde onaylı proje yok! Yalnızca Anadoluhisarı Kalesi'nde var onda da 2010 yılında benim Kurul Başkanı olduğum zamanda kararı geçmiştir. Fakat o Kale de hâlâ restore edilmedi. Bu da bir ayıptır bana göre... Bunda kimin eksikliği varsa Bakanlıksa Bakanlık, İBB ise İBB ya da Beykoz Belediyesi ise Beykoz Belediyesi; bir an önce eksiklik giderilmeli ve Kale'lerimiz restore edilmlelidir.

Editör: TE Bilisim