Eğitim şart! Böyle bir espri vardı yakın geçmişte. İşin hakikat payını göz ardı edecek kadar, eğitimi ülke çıkarına kullanmaktan ziyade dünya görüşleri ve ideolojiler uğruna heba edebildiğimiz için komik gelmişti belki de… Bu sene, üniversiteyi yeni kazanmış bir öğrencimin sorusu altı yedi aydır kulaklarımda çınlıyor hala: “Hocam, değildirin olumsuz olduğunu nereden bileceğim?”.

Yapılan araştırmalar diyor ki Türkiye’de lise çağındaki gençler kendi dillerinde okudukları metinleri anlamıyor. Evet, şaka değil! Yabancı bir dil okuyup anlamayı veya konuşmayı geçtim, gençlerimiz Türkçe olarak okuduklarını anlamaktan acizler.

Peki, biz ne yaptık! Bu kadar kötü olacağımıza inanmadık, OECD raporlarını PISA test sonuçlarını umursamadık, kendi testimizi geliştirdik devlet olarak, onu uyguladık ama sonuç aynı çıkınca fazla dillendirmedik…

Sosyolog Bauman der ki, ‘çağımız, öğrenmeyi unutmanın çağıdır.’ Öğrenme, eğitim ve meslek sahibi olmak üzere edilmiş bir söz bu. Çağımızda bildiklerimiz o kadar hızlı değişiyor ki asıl önemli olan bilgiye erişmeyi öğrenmek. Ve ayrıca artık işe yaramayacak bilgileri, yenilerine yer açmak için hızlıca unutmak. İşte tam da bu yüzden artık üniversite diplomaları çoğu bölüm için pek bir işe yaramıyor.

Eğitimde bu kadar kötüysek ne yapmamız lazım? Çocuklarımıza ve gençlerimize çağın gerektirdiği düşünce tarzını ve karakteri kazandırmalıyız. Gençlerimizin düşünce ve eylem sınırlarını Türkiye’nin dışına taşırmalıyız. Ya da çağın bir gereği olarak gençlerimiz artık ne hocalarının ne de ebeveynlerinin onların eğitimine bir şey katmayacağını mı anlamalı?

‘Ekmek aslanın ağzında’ demeyeceğim; çalışana ekmek var. Alın teri ve helal para tek kıstas olmalı. Kimse de para kazanmanın kolay olduğunu söylemiyor. Gençler başta eğitim sistemiyle, sonrasında  (maalesef ki) hoclarıyla ve ebeveynleriyle mücadele etmek zorunda.

Belli ki büyükler gençlerimizin çağ atlamasını istemiyorlar ve eğitim seviyemizden mutlular. Okudukları okuldan ve okuldaki öğretmenlerinden tatmin olan çoğunluğa değil ama daha fazlasını isteyen, kendisini aşmak isteyen, vatana millete faydalı olmak isteyen gençler kendi yollarını çizmeli!

İşte kendi yolunu çizecek gençlere altı kilit tavsiye:

*Okuyun: Sıkıcı gelen şeyleri değil, hoşunuza giden, ilginizi çeken her şeyi okuyun ki farkında olun. Roman, gazete, internet, makale vs… ne isterseniz okuyun ve dünyayı takip edin. Kendinizi eğitin, gidebildiğiniz öğrenci değişim programlarına liseden itibaren başvurun ve gidin!

*Gezin: Yeni yerler, insanlar, kültürler görün ki dünyanın Türkiye’den ibaret olmadığını fark edin Dünyaya bizi anlatın. Yıl olmuş 2018 Türkiye’yi çölde, deveyle gezen Arapların ülkesi sanan milyonlar var Avrupa’da!

*Konuşun: Günümüzde İngilizce konuşamıyorsanız cahilsiniz! Korkmayın, dil bilgisinde boğulmayın, kendinizi zorlayın ve öğrenebildiğiniz kadar dil öğrenin.

*Kazanın: Yan gelip yatmayın, tatili hak edene kadar yapmayın! Çoğunuzun okulu bir bahane. Eğitim sisteminin ezbere dayandığını hepimiz biliyoruz, yorulmazsınız. Erken yaşta çalışın, kendi paranızı mümkün olduğu kadar erken kazanın.

*Sağlıklı olun: Beslenmenize ve vücudunuza dikkat edin, spor yapın, sağlıklı olun, çöp yemeyin!

*Tebessüm edin: Derde gülün geçin, neşelenince gülün belli edin. En önemlisi de insanlara selam verin, hal hatır sorun, karşılaşınca tebessüm edin.
Editör: TE Bilisim