Almanya, henüz daha grup aşamasında veda etti dünya kupasına. Futbol tarihinin yazıldığı, dört yılda bir tekrarlanan, katılmanın büyük prestij olduğu bir kupa... Hatta “futbol herkesin mücadele ettiği ama sonunda Almanların kazandığı bir spordur” sözünü söyleten mecra...

Alman futbol takımına baktığınızda ise gurbetçi ailelerin çocuklarını görüyorsunuz son yirmi yıldır. Fas, İtalya, Polonya, Gana ve Türkiye... Dahası da vardır elbette, ilk allıma gelenler bu ülkeler oldu.

Teknik olarak evrak üzerinde Türk bir oyuncunun Alman milli takımında oynaması ise yirmi yıldan eski. Otuz yaş üstü futbolseverler hatırlayacaktır Türkleri sevmediğimi defalarca röportaj veren Mehmet adlı bu oyuncuyu.

Mehmet’in adı Türk olsa da kendi almandı. Babasının ona sadece adını vermiş olması gerçeği, Türkiye-Almanya ilişkilerinin de bir uzantısıydı. En azından sporcular nezdinde kimlik problemlerinin habercisiydi.

Nitekim yıllar içerisinde çifte vatandaşlık hakkının kaldırılması gibi bir kanun devreye alındı. Almanya’da doğup büyüyüp Alman milli takımında oynama onurunu (!) reddedip kendi aşağı   (!) uluslarını temsil etmelerini anlamadı Almanya. Anlamak istemedi, bu gençleri vatan hainliğiyle bile suçlayan spor yorumcuları ve politikacılar oldu.

Ülkemizin ilk başkanlık sistemiyle gittiği ilk seçim öncesi Cumhurbaşkanımızla hasbel kader davete icabet usulü denk gelen iki Alman milli futbolcu fotoğraf çektirdi. Almanya çalkalandı. Bu oyuncuların Alman değil, Türk olduğu keşfedildi (!) milli takımda ne aradıkları sorgulandı. Hazırlık maçlarında yuh çekildi, stat dolusu Alman onları yuhaladı...

Bu oyunculardan biri sahada kızdığında Türkçe küfrettiğini defalarca gördüğümüz Mesut Özil; diğeri ise naif bir Türk, müslüman göçmen ailenin çocuğu olan İlkay Gündoğan...

Ne mi oldu onlara? Basın açıklaması yaptılar biz Almanız, Almanya milli takımında oymadığımızın farkındayız diye...

Bırakamadılar milli takımı. Asimilasyon süreçlerine gönüllü devam ettiler. Teknik direktör Löw’ün belki de en son isteyeceği şeydi elindeki oyuncuların etnik arkaplanları ve halk arasında iyi ilişkiler kurmakla uğraşmak...

Uğraşamadı, Almanlar kendi hortlattıkları kimlik krizlerinde boğuldu. Kupanın grup aşamasında elendi... 98 Dünya Kupasındaki gibi bir şok yaşadı. Bundan sonra yeni yapılanmaya giderlerken oyuncu arkaplanlarına, daha çok Almanlaştıranbildiklerine yönelirler herhalde...

Ha, başlıktaki sorunun cevabına gelelim. Almanya’ya işçi gönderdiğimiz ve orada gurbeti mesken tuttuğumuzda yenildik biz zaten. Göbeğimiz Almanya’dan bağlı gibiyiz. Almanya kalkınsın diye giden insanlarımız üzerinden dört beş nesil geçmesine rağmen Türk köklerini hatırladıklarında hakaretlere maruz kalıyorsa biz Almanya kazanda da kaybedermişiz...
Editör: TE Bilisim