1982 Beykoz doğumluyum. Lise eğitimimi Anadolu Hisarı Ticaret Meslek Lisesi Muhasebe bölümü mezunuyum. Beykoz’da ticaret yapmaktayım. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
Biz ülkücülüğe ilk adımınızı ne zaman attınız ?
Rahmetli, cennet mekan Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in 4 Nisan 1997 yılında cenazesini televizyon ekranlarında izlerken, o kar yağışında hınca hınç dolduran Ülkücülerin göz yaşlarını gördükten sonra sempatiyle bakmaya başladım. Bir arkadaşım da beni Ülkü Ocaklarına davet etmesiyle Çavuşbaşı Ülkü Ocakları’nda ilk adımımı 1997 yılında İsmail Süleymanoğlu’nun ocak başkanlığı yaptığı dönemde ocağa ilk adımımı atmış oldum. 2004-2005 İrfan Tekin, 2007-2008 Yakut Öztürk döneminde Çavuşbaşı Ocak Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüm. 2009- 2016 dönemlerinde ise dönemin Ocak Başkanları Mehmet Gündoğdu ve Emre Çömlekçi’nin başkan yardımcılığı görevini yürüttüm. 2017 yılında da dönemin İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım döneminde Beykoz Ülkü Ocakları Başkanlığı’na layık görüldük ve bir buçuk senedir ocak başkanlığı görevini yürütmekteyim.
Beykoz Ülkü Ocağı’nda kaç öğrenci bulunmaktadır ?
Beykoz’da 10 tane lise, 5 tane üniversite bulunmaktadır. Okuluna göre öğrenci sayısı değişmektedir ama bir rakam verin derseniz eğer bin öğrenci diyebilirim. Ocağımızda olan seminerlerimiz de yaklaşık 100-150 kişi oluyor. Sınav dönemlerinde ise öğrencilerimizi, seminerlere çağırmamaya özen gösteriyoruz. Ama sınava girecekleri dersler noktasında destek isteyen öğrenci olursa eğer, üniversiteli öğrenci kardeşlerimiz liseli kardeşlerimize eğitim desteği vermektedir.
Beykoz’da yapmış olduğunuz çalışmalardan bahseder misiniz ?
Beykoz’da bildiğiniz üzere uyuşturucu almış başını gidiyor ve aileler, çocuklarını bu illetten uzak tutmaya tek başlarına yeterli olmuyor. Bizler de elimizden gelen mücadeleyi bu konuda veriyoruz. Halı saha maçları ve satranç turnuvaları düzenliyoruz.
Kızılay ile kan verme etkinliği düzenledik. Hasan Yavuz Camii’nde Cuma namazı çıkışında kan verme etkinliği yaptık. Saat: 13.00 - 17.00 arası düzenlediğimiz bu kan verme etkinliğinde 85 ünite kan verdik.
“Ailelerin Ülkü Ocaklarına güveni tam”
Aileler, çocuklarını Beykoz Ülkü Ocakları’na emanet ediyor. Beykoz’da gençleri korumak amaçlı aileler bizimle iletişim halinde. Öğrencilerin velileri gönül rahatlığı ile Beykoz Ülkü Ocaklarına geliyor ve çocuklarının geldikleri yeri gördüklerinde bizlere teşekkür edip, gönül rahatlığı ile ocağımıza gelmelerine razı oluyorlar.
Uyuşturucu ile ne tür mücadele de bulunuyorsunuz ?
Beykoz Kent Konseyi’nin öncülüğünde kurulan “Uyuşturucu İle Mücadele Platformu”nun başlatmış olduğu imza kampanyasına 2 bin imza ile destek verdik. Öğrenci kardeşlerimize ocağımız da uyuşturucunun zararları ile alakalı seminerler verdirdik.
“Damarlarındaki asil kanı kirletme”
Beykozumuzun merkezi mahallelerinde “damarlarındaki asil kanı kirletme” adı altında pankart çalışmalarında bulunduk. Uyuşturucuya bulaşmış gençleri ise AMATEM ile irtibata geçerek, ne tür tedavi yolu izlenmesi noktasında destekçi olduk.
Vatandaş sizi kolluk kuvveti gibi görüyor mu ?
Beykoz’da uyuşturucu ile mücadele de insanlarımız, bizleri sokaklarda görmek istiyor fakat bu ülkenin kolluk kuvveti olarak, askeri polisi ve en son uygulama ile bekçileri vardır. Bizlerin böyle bir görevi yoktur. Tabi 15 Temmuz gibi bir durum söz konusu olacak olursa, ülkemizin bekası için ne asker, ne polisi bekleriz, en önde biz ülkücüler oluruz.
Uyuşturucu ile mücadele de siyasi parti gözetmeksizin mücadele etmek gerekiyor. Uyuşturucu itmeyen insanlar da alkol kullanımına gidiyor. Yapılan uygulama ile saat 10.00’dan sonra alkol satışı yasaklandı fakat yine de alkol içmelerine maalesef engel olamıyor. Dinimiz gereği de alkolü tüketmemesi gerekiyor.
MHP’den ayrılan ülkücüler hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Evet-Hayır Referandumu olmadan önce, liderimiz Devlet Bahçeli; ‘5’nci bir partiye hazırlıklı olun’ dedi. Referandumda da genel başkanımız, ben oyumu bu yönde kullanacağım dedi ve herkesi özgür bıraktı.
15 Temmuz’dan sonra Milliyetçi-Ülkücü harekete bir propaganda yapan kişiler, bugün MHP’den ayrıldılar. Bu ayrılan kişilerin geçmişine baktığımız zaman ne kendilerine, ne bizim zamanımızdaki gençliğe faydası olmuştur. Ne ilim bilirler, ne irfan bilirler.
Bu hareketin binlerce şehidi var!
80 öncesi mücadele içinde bulunan ülkücü ağabeylerimiz, evlerinden çıkarken her gün aileleri ile şehadete kavuşacağını düşünerek helalleşir öyle çıkarlarmış. O dönemin cefasını çeken ağabeylerimizin hayatta kalanların çoğu hala Milliyetçi Hareket Partisi bünyesinde devam etmektedir. Bunun en büyük sebebi ise, Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in ‘Ülkücülük MHP’de olur’ demesinden kaynaklıdır.
MHP’yi bitirmeye mi çalışıyorlar ?
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, 7 Temmuz 1992 yılında MHP’den o dönem ki ismi olan Milliyetçi Çalışma Partisi’nden 5 arkadaşı ile ayrılıp, Büyük Birlik Partisi’ni de 1993 yılında kurmuştu. Milliyetçi Hareket Partisi’nin biteceğini iddia eden Büyük Birlik Partisi, girdiği ilk genel seçim olan 1999’da %1 almış, MHP ise, %18 oy alarak ikinci siyasi parti olmuştur.
Kendi değil, fikri iktidarda olan bir partiyiz!
Rahmetli Başbuğ döneminden bugüne kadar MHP üzerine dönen oyunları yakından takip ettiğimiz zaman görüyoruz. 2011 yılında fetö’nün MHP üzerinde yaptığı komploları bunun bir örneğidir. Fakat o dönemde de
MHP bitmemiştir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin aklı hiçbir zaman koltukta olmamıştır. 7 Haziran 2015 seçimlerinde ise yine Türkiye’nin kaderini değiştirecek oy oranına sahip olmamıza rağmen, Sayın Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli Beyfendi, o dönemin iktidar partisinin izlediği politikalardan rahatsız olup koalisyon kurmak istememiş ve erken seçim istemiştir. Erken seçim istediğimizde de yine aynı ağız; “MHP baraj altı kalacak, MHP bu sefer bitti” gibi söylemlerde bulundu.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin baraj altı kalmasını isteyen bu kitle yine yanıldı. Türk Milleti, Milliyetçi Hareket Partisi’nin mecliste olmasını istedi ve vatandaşlardan “ reyimizi iyi MHP’ye iyi ki vermişiz, MHP olmasa ülkemizde darbe olacak, belki de bir iç savaş olacaktı” söylemlerini bir çok kişiden duyduk. 15 Temmuz hain darbe girişiminin kahramanı Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’dir.
Hüseyin Uzun “Akif Taşdemir, İYİ bir ÜLKÜCÜ olamamıştır”
Ülkücü hareketin İYİ Parti'ye bakışı "bizim teşkilatımıza yapılmış en büyük ihanettir"
Akif Taşdemir, iyi bir ÜLKÜCÜ olamamıştır. Milliyetçilik duygularını anlayamamış, Türkçülük-Turancılık kavramını kavrayamamış bir insan gözüyle bakıyorum. Binlerce Şehit vermiş bir teşkilatın neferleri olarak, bu teşkilatın içine girip-çıkmış ama hiçbir şey alamamış, hiçbir şey öğrenememiştir. O kafasına bir şey alamamış, bir şey sokamamıştır.
17-18 yıldır ben bunları çok iyi tanırım. Bizlerin gençliği bunların arasında geçti. Rüzgar nereye eserse bunlar hep oraya gitmişlerdir. Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgar tayin eder. Bunların akıbeti de kaya olmuştur fakat kayaya çarptıklarının farkında değiller.
MHP’de demokrasi yok söylemine katılıyor musunuz ?
Milliyetçi Hareket Partisi’nde demokrasi olmadığını söyleyen vatandaşlar, ağzından çıkanı kulağı duymamaktadır. MHP’de zamanında genel başkan adayı olmak isteyen Koray Aydın, 2012 yılında bu parti de genel başkan adayı olmuş ve iyi de bir oy almıştır. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi de Koray Aydın’ı tekrar partimizin Milletvekili adayı yapmıştır. Yine baktığımız zaman Ümit Özdağ’da MHP’nin Milletvekilliği görevini yürütmüştür. Hatta Sayın Bahçeli, Ümit Özdağ ve Koray Aydın’a Genel Başkan Yardımcılığı görevini vermiştir. Bundan daha iyi bir demokrasi anlayışı olabilir mi?
Meral Akşener’e gelecek olursak eğer, TBMM’ye girdikten sonraki 6 yıl içerisinde; Tansu Çiller, Köksal Toptan, Mehmet Ağar ve Recep Tayyip Erdoğan isimleri etrafında siyasi hamleler yapan Akşener, 2001’de ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yanında yer almıştı. Hanımefendi, hangi siyasi parti lideri ile yola çıktıysa yarı yolda bırakmış, farklı arayışlar içerisine girmiştir.
Devlet Bahçeli, 15 Temmuz öncesi zaten 5’nci partiye hazırlıklı olun demesinden kastı da aslında buydu. Akşener, 7 Haziran seçimlerinden önce bir gazeteye verdiği söyleşide ‘Devlet Bahçeli için “Çok iyi bir stratejik akla sahiptir. Satranç oyuncusudur, hep 5 hamle sonrasını görür’ tahlilini yapmıştı. Genel Başkanımız, bu ayrılık hamlesini de çok önceden görmüştü. Tıpkı yıllar öncesi fetö terör örgütünü gördüğü gibi.
Başbakan Binali Yıldırım’ın dediği gibi “Devlet Bahçeli’nin sözünün üstüne söz olmaz. Ne derse doğrudur” demesi gibi. Bahçeli’nin ülkeyi yönetmesi ve bakışı... Sayın Bahçeli, ülkenin geleceği ve bekası için hiçbir zaman koltuğunu düşünmemiştir ve zaten hep şu ifade de bulunmuştur. “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” olmuştur.
Ülkücüler ve Alperenler’in İYİ Parti’ye bakışı sizce nasıl ?
Az önce Başbuğ Alparslan Türkeş’in dediği gibi ‘Ülkücülük, MHP’de olur’ sözü yeterlidir. Gidenlere Allah selamet versin. Bu ayrılığı zaten çok önceden planlamışlardı. Bu ayrılan kişilerin de zaten MHP’ye oy verdiklerini hiç düşünmemiştim.
Alperenlere gelecek olursak, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun geçirdiği Helikopter kazası sonrası aramaları geciktiren Tuğgeneral Ali Lapalman’ın İYİ Parti’de kurucu olmasından sonra, Alperenli kardeşlerimizin bu partiye nasıl bakacağı onların takdirine kalmıştır.