Gün olur, ülküsüz insanlara gıpta ile bakasınız gelir.

Rahat yaşarlar. Tıpkı şairin söylediği gibi: Akl-ı şuurları vardır, güzel severler. Bade

içerler ve nihayet göçüp giderler.

Ülkücülerin hayatı bambaşkadır.

Sözlüklerinde rahatlık kelimesinin yeri yoktur. Daimi bir mücâdele içinde ömür tüketirler. Hemen herkesle, her şeyle zaman zaman çatıştıkları görülür.

Arkadaşları ile, aileleri ile,hattâ sevdikleri ile... Belli bir ülkünün esaslarına ziyade politikanın değişen icaplarına uymayı tercih eden kudret sahipleri ile de sık sık ihtilâfa düşerler. Çok defa, başları belaya girer; gene de sinmezler. Bu halleri kalabalıklara göre, uslanmamaktır; kendilerine göre de,yılmamak.

Ülkücü, dünya nimetlerinden yana nasipsizdir. Gözü yoktur ki, nasibi olsun.

Bir lokma, bir hırka o’na yeter. Paraya

karşı o kadar müstağnidir ki, halkın hayretine sebep olur.

Herkesin istediğini istemez, ne istediğini de herkes anlayamaz.

Kendi zevkleri dışında zevk tanımayanların gözünde zevksiz bir adamdır! Küçümserler onu, hayatı anlamamakla, üç günlük dünyanın

hakkını vermemekle itham ederler.

Böyle davranışlara hiç önem vermez. Elverir ki, inandığında dokunulmasın!

Kalabalığın nazarında o, zavallı bir hayalperesttir. Olmayacak fikirlerin rüyasına dalmış öylece uyumakta, başkalarını da uyumağa teşvik etmekte...

Bir gün fikirlerinin gerçekleştiği görülse bile, Ona hiç kimse aferin demez. Üstelik,

Böyle olacağı zaten belli idi. Buyurulur.

Ülkücünün, ülküsü ile münasebeti, hakiki bir aşkta sevenle sevgilinin münasebetine benzer.

Hep verir, hiç almaz. Sevgili nazlıdır,

sitemi eksik etmez, incinmeğe de hiç gelemez.

Diğer sahalarda umumiyetle dikkatsiz

hareket eden ülkücü, sevgili bahis konusu

oldu mu baştanbaşa haysiyet kesilir.

Şahsına fenalık yapanlara pek aldırmaz ama, ülküsüne yan gözle bakanlara tahammülü

yoktur. Sadakati için karşılık beklemez, mükâfat istemez, bir garip kişidir...

Ülküsüne hizmet edenlere son derece hürmetkârdır. Gerçek âşıklar gibidir; kıskanmaz.

Sevgilinin sevildikçe güzelleşeceğini

bilir. Sevmenin gururu yegâne süsüdür.

Ülkücünün en çok dinlediği nasihattir.

Yapma derler, hayatını heba etme derler, gününü gün et derler. O kadar çok şey söylerler ki, hiç bitmez. O hepsini dinler,ama hiçbirini tutmaz, gene bildiği gibi yaşar.

Ülkücülerin en amansız düşmanları

eyyamperestlerdir. Menfaatlerine tapan

bu adamlar, daha çok kazanmalarına, daha rahat yaşamalarına mâni olacak sanırlar da, ülkücüyü hep ezmeğe çalışırlar! Ne garip tecellidir ki, ülkücünün gayretlerinden en çok

faydalananlar da eyyamperestlerdir.

Gün gelir, ecel hükmünü icra eder, ülkücü

dünyasını değiştirir. Kalabalık o’na acır,

daha iyi yaşamış olmasını temenni eder.

Halbuki o, inançları uğrunda yaşamanın

hazzını tadamadıkları için ömrü boyunca

kalabalıklara acımıştır.

GALİP ERDEM:

Tercüman, 13 Ağustos 1961