Her milletin kendine göre yorumladığı milliyetçilik kavramları olması sebebiyle, milliyetçilik beynelmilel olmayıp, milli bir kavramdır. Dünyada en çok tartışılan ve çok da yanlış tanımlanan bu kavram üzerinde durmak ve iyi anlamak gerektiğini vurgulamak isterim. 

Milliyetçilik bir söylem şekli olmaktan ziyade bir “hal” şeklidir. Milliyetçiliği yanlış tanımlayanların bir kısmı, o hali yansıtmalarına karşın, söylemlerini milliyetçi kavramlarla ifade eden bazıları ise bu hal den uzak kalabilmektedir.En basit tanımıyla milletini sevmek, ona hizmet etmek, gerektiğinde canını ve malını feda edebilmektir. Örnek verecek olursak savaş çıktığında, cephede olmak veya olmayı istemek bunun için mücadele vermek, ülkeyi tehdit eden her türlü tehdide karşı olmak; diğer zamanlar da ise, yaptığı iş ne olursa olsun onu millete hizmet inancı içerisinde yapmak, hakkı olmayan hiçbir şeye tevessül etmemek, insanları eşrefi mahlukat olarak görmeyi, öncelikle içerisinde yaşadığı toplumdan başlayarak yapabilmek. Buradaki ifadeyi iyi anlamak gerekir. Sadece yaşadığı topluma karşı bu nazarla bakmak veya kendi milletini en üstün millet kabul etmek, milliyetçilik değil ırkçılıktır. 

Milliyetçiliğin, Almanya’da Nazizm, İtalya’da faşizm şeklindeki değerlendirmelerle hiçbir ilgisi yoktur. Hitlerin üstün ırk saplantısı ve İtalya’daki, sosyalist halk hareketlerinin, Mussolini tarafından bastırıldığı,  faşizm olgusu tamamen ırkçı hareketlerdir. Aslında faşizm ile Nazizm arasında bir benzerlik yoktur. Birinde üstün ırk, diğerinde ise sınıf mücadelesi vardır. Dünyada pek çok ülkede buna benzer halk hareketleri hep komünizm, sosyalizm ve ırkçılık şeklinde kendini göstermiştir.

Türk milliyetçiliğinde ise ne bir sınıf kavgası ne de bir üstün ırk olgusu olmadığı gibi, kendini millete hizmet etmeyi görev addeden bir anlayış hakimdir. Maalesef bu olgu bazen ülkeyi idare eden siyasetçi, ilim ve fikir adamları tarafından bile karıştırılmakta ve Türk Milliyetçiliği, ırkçılık şeklinde lanse edilmektedir.

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNDE vatan kavramı önemlidir. Aynı vatanda yaşayan insanlar ortak değerler içerisinde ve birbirine saygı duyan bir anlayış vardır. Aynı zamanda ortak Tarih birliği olan toplumlarla da, kardeş anlayışı TURAN dediğimiz BÜYÜK TÜRK MEDENİYETİNİ meydana getirir. Ancak büyük Türk medeniyetinin parçası olmak, diğer milletlere düşman olmak ve kendini onlardan üstün görmek değil, Ortak kültürün meydana getirdiği anlayış ile Turan işbirliği yapabilmektir. İsmail Gaspıralı’nın dediği gibi, “işte, dilde ve fikirde işbirliği” yapmak gibi.

Zaten yüce dinimiz İslam da, yardımlaşmayı kaynaşmayı, yakından-uzağa şeklinde yaparak aynı yolu göstermektedir. Fitre ve zekatı verirken bile önce en yakınından başlamak gibi bir mecburiyet vardır.

Aile çevrende muhtaç biri varken, başka bir muhtaç aramak islamla bağdaşmamaktadır. Her Cuma hutbesi bitiminde okunan ayeti kerime ile, bize her hafta bu öğüt verilmektedir. Yüce kitabımız Kur’an da, millet ve milliyet konusu(kavim) bir çok ayette geçmektedir. Hücürat süresi 13. Ayette, cenabı hak insanları milletlere ayırdığını beyan etmektedir. Ancak üstünlüğün takva ile mümkün olabileceğini zikretmiştir. Hz. ALİ; kişi kavmini sevmekle kınanamaz diyerek çok güzel ifade etmiştir. Peygamberimiz; bir ümmetin peygamberi olması sebebiyle millet sevgisine has net ifadesi belki yoktur, ancak kuranda kavim kelimesinin, bazı yerlerde millet, bazı yerlerde ümmet olarak ifade edilmesi, milliyetçiliğin dinen yasak olmadığını ortaya koymaktadır. Arabın Aceme, Acemin Araba üstünlüğü takva iledir diyerek, bir şekilde, Hücürat 13. Ayetin tefsirini yapmıştır. 

Sonuç olarak, millet sevgisi ve Milliyetçilik, Irkçılık değildir. Milletin kendi hedeflerine yönelmesine, huzur ve barış içerisinde yaşamasına, güçlü devletler tarafından ezilmemesine ve mazlum milletlere de umut ışığı olmasına vesile olan bir dünya görüşüdür. Bu düşünceyi söylemden, eyleme dönüştürenler de gerçek Türk Milliyetçileridir.