Tokatköy'de yaşananlar ortada. Vatandaşın oturduğu evi bir imzayla kolayca elde eden iktidar ve ortakları vatandaşa uzun vadede kalkamayacakları bir yük eşliğinde daire sözü vermişti. Bunun adına destek dediler. Aslında bedavaya oturduğu ev için vatandaşa kira öder gibi yeniden para ödetmek başlı başına köstektir. Tüm bunlara rağmen, bu halk düşmanı projeye halkın içinden imza atanlar da oldu, atmayanlar da oldu tabii. Atmayanlar uyanık çıktı, atanların ise hayalleri suya düştü. En son elektiriği ve suyu bile kesildi bu insanların. Yanlış hesap yaptılar ne de olsa. Burada sıfır dairede otururuz, deprem bahanesi ile yıkımdan kurtuluruz, elde ettiğimiz daireyi kiraya veririz, o para da bize kalır, başka yerde otururuz gibi fanteziler gerçekleşmedi. Projeye imza atanların hataları şuydu, İktidara, AKP'li  belediyeye, dahası cumhurbaşkanına ve hatta mahallenin muhtarına bile fazla güvendiler. Yazık oldu kısacası. Bugün bırakın ev arayan için emlak piyasasını, artık ekmek fiyatları bile dar gelirlilere göre ateş pahası. Zaten böyle kötü bir yönetimden adalet beklemek kimilerinin kurnazlık sandığı bir saflıktı ama olan oldu. Çıkış yolu belediyeden kurtulmak da değil artık. Çıkış yolu Tayyip Erdoğan'dan kurtulmak.

Ne gariptir ki, projedeki detayları hesap edemeyip kolayca mağdur edilen bazı Tokatköylü vatandaşlar ne diyor, "Biz AKP'ye oy verdik." vs. diyor. İyi de AKP'ye oy vermek seni niye ayrıcalıklı vatandaş yapsın ki? Bir vatandaş bir partiye oy versin ya da vermesin, hak edeceği muamele yasalara göre standart olmalıdır. Tabii Erdoğan'lı anormal Saray yönetimi anlayışı vatandaşı kayrılmaya, kolaycılığa, yardım muhtaçlığına, birbirine düşürmeye ve en önemlisi yasaları kendi istediği şekilde düzenletmeye alıştırdığı için vatandaş da n'apsın, oy attık diye bir umut konuşuyor işte ama nafile.

Tokatköylüler Beykoz'daki belediyenin değil, bizzat Tayyip Erdoğan'ın başkanı olan Murat Aydın'a bu kadar çok kızmamalı. Murat Aydın'ı isteyen Tayyip Erdoğan'dı ve Tayyip Erdoğan'ı ağırlıklı olarak destekleyen de Tokatköylülerdi. Şimdi Tokatköylüler Murat Aydın'a feci şekilde kızgın ve bu kızgınlıklarını Tayyip Erdoğan'a ulaştırmak istiyorlar. İyi de kimi kime şikayet ediyorsunuz ki. Ülkeyi tek adama teslim edersen kamu görevinde özgünlük ve özgürlük mü bekliyorsun? Kusura bakma ama buna hakkın yok. Verirsen bu kadar yetkiyi, görürsün böyle etkiyi derler adama. Elbette Tokatköy'de hakkı yenmiş ve AKP ile ortaklarından medet ummayan birçok vatandaşı ayrıca tenzih ediyorum bu konuda. Onlar için tabii ki daha çok üzgünüm.

Son olarak, Murat Aydın ve Tayyip Erdoğan İsmailağa Cemaati'nin 1 numarası olan zatın cenazesinde buluştular. İmamoğlu kar yağdığı zaman alt tarafı bir balıkçıda gözüktü diye saçma bir iftiraya girişenler biliniz ki, o karda kışta İBB sizi mağdur etmedi ama Murat Aydın ve Tayyip Erdoğan bir cemaat önderine dua okurlarken, Tayyip Erdoğan'ın size layık gördüğü Murat Aydın, sizin ağzınızın kokusunu çekmemek ve reklamını yapıp cemaate ve siyasetin üst kademesine şirin gözükmek için oradaydı. Yani sizin yanınızda, Tokatköy'de olacak hali yok. Affedersiniz adam salak değil ki, sizden bol bol hakaret yesin! Şimdi orada edilen dualar ve cemaat Tokatköylüyü kurtarsın diyeceğim ama Tokatköylüyü kurtaracak tek yol tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı dahil tüm cemaatlerden uzak durmak olur. Her şey kafada biter derler. Şöyle değiştirelim bu kez, her şey kafada başlar.