Şirzat Dağcı, Beykozspor’da tam 10 sezon oynadı. Yöneticiler maddi sıkıntılarla boğuşan kulübü terk ederken Şirzat Dağcı bir çok maça hem oyuncu, hem antrenör, hem idareci olarak çıktı. Beykozspor formasıyla 263 maça çıkan Şirzat, bu alanda kulüp tarihinin zirvesinde bulunuyor.


Şirzat Dağcı 19.02.1932’de Paşabahçe’de doğdu. Futbola okuduğu İstanbul Boğazici Lisesi’nde başladı. Profesyonelliğe ilk adımını 1955 senesinde semtinin takımı Beykoz’da atan Dağcı 1956 sezonunda Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında yaşanan transfer çekişmesinin ardından Fenerbahçe’ye transfer oldu. Fenerbahçe’nin efsane kadrosu olarak nitelendirilen; Lefter, Can , Puskas Ergün, Şeref, Naci, Nedim, Necdet, Seracettin ve Basri’nin bulunduğu, antrenörlüğünü Macar Ignace Molnar’ın ve Szekely’nin yaptığı kadroda santrafor olarak görev yaptı. 1959 Yılında tekrar yuvam dediği Beykoz’a dönen Şirzat Dağcı aktif futbol hayatının sonuna kadar Beykozspor formasını giydi.


Geçmişleri bir ansiklopediye sığmayacak Beykoz mahallelerinin yıldızı


Şirzat’ın doğduğu yılların Beykoz’u, Boğaz’ın iki yakasına dizilmiş diğer semtler gibi, kendi içine kapalı, bütün sakinlerinin birbirini tanıdığı, dış dünyayla irtibatını Şirket-i Hayriye vapurlarıyla sağlayan küçük bir yerleşimdi. Şirzat, doğduğu ve büyüdüğü Paşabahçe’de ilk ve ortaokulu bitirdikten sonra eğitimine Boğaz’ın karşı yakasında, Arnavutköy’deki Boğaziçi Lisesi’nde devam etti. Onun lise talebesi olduğu yıllarda, yine Beykozlu olan Mehmet Ali Has, Fenerbahçe’de oynuyordu. Arkadaşlarının ısrarı üzerine bir gün takım arkadaşı Lefter’i Beykoz’a getirmesi Beykoz tarihinin unutulmaz olayları arasına girmişti. Semt sakinleri adeta Cumhurbaşkanı gelmiş gibi sahile toplanmış, Cevher Özden’in ailesinin sahibi olduğu gazinoda bilardo oynayan Lefter ile Mehmet Ali’yi mekânın pencerelerinden izlemişti.

O tarihi günde Mehmet Ali ile Lefter’i seyredenlerin arasında bulunan Şirzat Dağcı’nın futbol hayatı, doğup büyüdüğü semtin takımı Paşabahçe’de başlamıştı. Fakat kulüp henüz federe olmamıştı, dolayısıyla resmi olarak maçlara katılamıyordu. Zaten mahallesinin takımında çok fazla kalmadı. Güçlü fiziği ve attığı gollerle dikkati çekince, bir kez daha Boğaz’ın karşı kıyısına geçti. İlk lisansının çıktığı Büyükdere kulübü, o tarihlerde Beşiktaş’ın pilot takımı gibiydi. Büyükdere’de oynarken başından ilginç bir olay geçti. Artık federe olmuş Paşabahçe kulübünün, yılbaşı gecesinin ertesi günü amatör kümede maçı vardı. Maç henüz tahta tribünlü halini muhafaza eden Fenerbahçe Stadı’nda oynanacaktı. Lakin takımın Kadıköy’de oturan santrforu henüz evine dönmemişti. Arkadaşlarını seyretmeye gelen Şirzat’ın tipi, santrfora çok benziyordu. Böylece sorun halledildi; Şirzat sahaya çıktı ve gol de atarak semtinin takımının maçı kazanmasını sağladı.

Beykoz takımı, Şirzat’ın katıldığı 1955-56 sezonunda, Mithatpaşa Stadı’nda. Sağ başta kaptan Mehmet Ekerbiçer. Diğer oyuncular sırayla Haluk Eralp, Halil Gezmen, İsmet Berberoğlu, Ziya Baydar, Fahrettin Cansever, Şirzat Dağcı, Nurcan Denktaşlı, Aydın Sümer, Hasan Önal, Rauf Başaran.




Bir efsanenin doğuşu ve Beykoz sınırlarını aşması

1954-55 sezonunu Büyükdere’de geçiren Şirzat Dağcı, Efsanesi olacağı Beykoz’a transfer oldu. Milli Lig’in henüz kurulmadığı o tarihte, sarı-siyahlı takım İstanbul Profesyonel Ligi’nde mücadele ediyordu. Onunla birlikte takıma yeni katılan isimler Kadırgalı genç kaleci Necmi Mutlu ve dünya dördüncüsü genç milli takımda oynayıp Beşiktaş’a gelen, ancak sakatlanınca gözden çıkarılan Erdoğan Gürhan’dı. Santrafor Ekerbiçer, İsmet Berberoğlu, Katır Nusret gibi isimlerse takımın tecrübeli kısmını oluşturuyordu. Beykoz formasıyla ilk resmî müsabakasına Fenerbahçe maçında çıktı Şirzat ve 1-1 biten maçta takımının golünü kaydetti. Spor tarihçisi Cem Atabeyoğlu, yıllar sonra Hayat Spor dergisinde, “Çiçeği burnunda bir futbolcu olmasına rağmen atak futbolu ve sert şutlarıyla daha ilk maçta dikkatimi çekmişti,” diye yazıyordu.

Profesyonel ligdeki ilk sezonunda Beykoz’un bütün maçlarında yer alıp, oynadığı futbolla büyük takımların transfer listesine girmişti Şirzat Dağcı. Beşiktaş ve Fenerbahçe kulüpleri 1956 yazında onu almak için büyük bir çekişme yaşadılar. Sonunda bu yarışı kazanan Fenerbahçe oldu. Son üç sezonda şampiyon olamayan Fenerbahçe, Macar antrenör Laszlo Szekelly yönetiminde iddialı bir kadro kurmuştu. Kaderin garip bir cilvesi olarak, Şirzat sarı-lacivertli formayla ilk resmî golünü, ligin ikinci haftasında Beykoz’a attı. Üstelik eski takımına bir değil, iki gol birden atmıştı. Beykozlu taraftarlar maçtan dönüşte, vapur Paşabahçe iskelesine yanaştığında onun aleyhine tezahürat yaparak öfkelerini çıkardılar. 1956-57 sezonunda Galatasaray’la büyük bir çekişme yaşayan Fenerbahçe, ligin son haftasında iki puan geriden takip ettiği ezeli rakibini 3-0 yenerek averajla şampiyon oldu. Böylece Şirzat Dağcı yeni takımında ilk sezonunda şampiyonluk sevinci yaşamıştı.

Beşiktaş’tan Fenerbahçe’ye geçmek isteyen Ahmet Berman ve iki kulüp arasında çekişmeye konu olan Şirzat, 1956’nın Temmuz ayı boyunca gazetelerin spor sayfalarında ismi en çok geçen sporculardı.




Şirzat Dağcı Fenerbahçe’de sadece iki sezon oynadı. Bu kısa süreye rağmen oynadığı resmî ve özel toplam 90 maçta attığı 71 golle inanılmaz bir istatistiğe ulaşarak, sarı-lacivertli kulübün tarihinde müstesna bir yere sahip oldu. Bu kadar başarılı olmasına rağmen Fenerbahçe’den çok erken ayrılmasının sebebi, futbol tarihimizin efsanevi futbolcusu Lefter’le kavga etmesiydi. Yaşanan tatsız hadisenin ardından verimli olamayacağını düşünerek Fenerbahçe’den ayrıldı ve 1958-59 sezonunda Beykoz’a döndü. İstanbul Profesyonel Ligi’nin son sezonunda döndüğü sarı-siyahlı kulüpten bir daha ayrılmadı Şirzat. Kulübün Milli Lig’de ve daha sonraki adıyla Türkiye Birinci Ligi’nde yer aldığı sekiz sezonda en çok forma giyen oyunculardan biri oldu. Türkiye’nin en eski kulüplerinden biri olan Beykoz 1965-66 sezonunda son kez Birinci Lig’de oynarken sadece rakipleriyle değil, çeşitli zorluklarla da mücadele ediyordu. Beykoz 1 Ocak 1966’da, Ali Sami Yen Stadı’nda oynanan ilk Türkiye Ligi maçı için Ankaragücü karşısına çıkarken, oyuncuların sırtında Mecidiyeköy kulübünden ödünç alınan formalar vardı. Yöneticiler maddi sıkıntılarla boğuşan kulübü terk ederken kapısına da kilidi vurup gitmişlerdi. Şirzat Dağcı o sene birçok maça hem oyuncu, hem antrenör, hem idareci olarak çıktı.


Beykoz ile Göztepe arasında oynanan bir lig maçında, Şirzat Dağcı, Sümer Çulha (solda) ile Sedat Çağlayan arasından sıyrılmış, kaleye doğru gidiyor.




 

Bu zorlukların doğal bir sonucu olarak Beykoz Türkiye İkinci Ligi’ne düştü. Fenerbahçeli takım arkadaşı Ergun Öztuna’nın, “Her takımın kadrosunda isteyeceği bir santrfordu,” dediği Şirzat Dağcı son kez 1966-67 sezonunda takımının formasını giydikten sonra futbolu bıraktı. Sürati, hırsı, mücadeleci yapısı, güçlü fiziğiyle aslında daha birkaç sene oynayabilecek enerjiye sahip olsa da, saha dışındaki zorluklarla boğuşmak onu yıpratmıştı.

Dirsek darbeleri arasında başarılarla dolu bir hayat

Futbolu bıraksa da kulübünü bırakmamıştı Şirzat Dağcı. Uzun yıllar boyunca antrenör, umumi kaptan, şube sorumlusu olarak sarı-siyahlı kulübe hizmet etti. Bu dönemde, futbol dışındaki ikinci tutkusu olan politikaya ağırlık verdi. Uzun yıllar Adalet Partisi İstanbul teşkilatında faal olarak çalıştı, yönetimlerde görev aldı. İstanbul Belediyesi meclis üyesi seçildi. 1984 yerel seçimlerinde DYP’nin Beykoz belediye başkan adayı oldu. Politikaya girmesine, yukarıda anlattığımız 1958’deki Başvekil Kupası maçı sebep olmuştu. Maçtan sonra topluca fotoğraf çekilirken, Adnan Menderes yanındaki Şirzat’a, “Senin gibi cansiperane, tekmeye kafa uzatan adamlara bizim partimizde ihtiyacımız var,” demiş, “Yarın meclise gelin, görüşelim,” diye davet etmişti. Ertesi gün birkaç arkadaşıyla meclise giden Şirzat Dağcı Demokrat Parti’ye üye olmuştu.

Bir yemekte eşi ve çocukluk arkadaşı, Fenerbahçeli Hüseyin Yazıcı ile.




Uzun yıllar boyunca, önce tozlu topraklı, çamurlu sahalarda, ardından siyaset ortamında rakipleriyle mücadele eden Şirzat Dağcı, yakalandığı amansız hastalığa kısa sürede yenik düştü. Mide kanserine yakalandığını eşi ve çocuklarından saklamıştı. Lakin bir gün mide kanaması başladı. Paşabahçe’de yürüyerek gittiği hastaneden Göztepe’ye nakledildi. Hemen ameliyata alınsa da artık çok geçti. 18 Kasım 1995’te hayata veda ettiğinde henüz 63 yaşındaydı.

Kaynaklar:

Dinyakos, Türkiye Spor Tarihi

Türkiye Futbol Federasyonu 1955-1967 arşivleri.

Editör: TE Bilisim