Beykoz'un fedakar emekli öğretmeni Yavuz Kaya, sermayeye karşı halkın örgütlü olmasının önemini Kaz Dağları'nın korunması için mücadele veren devrimci dayanışmanın zaferinden yola çıkarak yeniden gündeme taşıdı. Yavuz Hoca"Kaz Dağları ve Ekoloji" başlıklı yazısında şu görüş ve düşüncelere yerdi verdi:

"Kaz Dağları'nın adını önce bulmacadan duyduk. Eski adı nedir, İda Dağı. Son yıllarda gündeme oturdu. Kaz Dağları Çanakkale'den Balıkesir'e doğru uzanan sıra dağlardır. En büyük özelliği ise oksijenin bol olmasıdır. Oksijen bakımından dünyada Alpler'den sonra ikinci sırada yer alır. Bundan dolayı içerisinde pek çok canlıya yaşam kaynağı olur. Kuşlar, karıncalar, kaplumbağalar, ceylanlar, geyikler, bitkiler, çiçekler, böcekler ve ormanlar. Doğaya hayat veren can veren ormanlar...

Kaz Dağları'nın rakımı 575 metre ve bunun 250 metre altında altın madeni var. Sermayedarlar için altın yerin üstünden daha kıymetli. Gelin görün ki, Kanada'nın altın arama şirketi Kaz Dağları'nın altını üstüne getirdi. Kendi ülkesinde altın madeni olmasına rağmen bu şirkete orada izin vermediler. Şirket Türkiye'ye geldi, Kaz Dağları'ndaki ormanları yok etmeye başladı. Sadece ormanları değil, yukarıda sıraladığım canlılar da yok oldu, doğa tahrip oldu. Bu duruma ülkemizin yurtsever aydınları, çevrecileri, akademisyenleri, öğretmenleri, kısaca her kesimden insan müdahil olup itiraz etti.

Neden müdahil oldular peki?

Sıralayayım:

1) Ekolojinin dengesi bozuluyordu.

2) Ormanlar yok oluyordu.

3) Ormanlarda yaşayan canlılar yok oluyordu.

4) İnsanlığın geleceği yok oluyordu.

Nasıl mı? 250 metre derinliğe kadar doğa yok edilecek, yerin altından granit kayalar çıkacak, kayaların içinden altın madeni alınacaktı. Bunun için kayaların eritilmesi gerekiyordu. Kayalara tonlarca siyanür sıkılacaktı. Bu siyanür yer altı sularına karışacak, içme sularımız siyanürlü olacaktı. Peşinden başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklar başlayacaktı. Siyanür bağlarımızdaki ve bahçelerimizdeki mis kokulu meyvelerimizin, o eşsiz zeytinlerimizin yok olmasına sebep olacaktı. Bu siyanürlü sular Ege Denizi'ne ulaşacak, denizdeki balıklar ve çeşitli canlılar zehirlenip ölecekti. Yapılacak iş Kaz Dağları Dayanışması'na destek vermekti. Konuya müdahil olundu ve şirket gitmek zorunda kaldı.

Soma ve Ermenek madencilerinin hak alma mücadelesinde verilen emek tıpkı Kaz Dağları'ndaki emek gibi boşa gitmedi. Bu mücadeleyi veren solcular, sosyalistler, devrimciler olmasaydı bu haklar alınamayacaktı. Kaz Dağları'nın kurtuluşu buna en güzel örnektir.

Yaşasın devrimci dayanışma!

Yaşasın Kaz Dağları Dayanışması!"

Haber: Gökhan Gürgan 

Editör: TE Bilisim