Paralel sözü öyle yerlerde kullanıldı ki, bir çoğumuz nerdeyse kelimenin gerçek anlamını unutur hale geldi. Matematiğin ve Coğrafyanın konusu olan  bu terim, günümüzde artık siyasetin protokol kelimesi haline geldi. İki çizginin eşit aralıkta sonsuzluğa uzanması olan paralel, siyasette yanlış kullanılmaktadır. Siyaset ve yönetimde paraleller arasında eşitlik yoktur hatta paralel de olan, yanlış noktadadır.

Siyasetin en önemli sonucu seçimle işbaşına gelmek ve bu süre içinde ülkeyi yönetmektir. Bütün dünya bu demokrasi  modelini kabul etmiştir. Buna uymayanlar faşist, diktatör, zalim v.s. gibi adlandırılır. Çünkü adalet ve demokrasiden uzaklaştıkça bu sayılan terimlerden farksız bir durum ortaya çıkar. 

Aslında işin temeli ülkeyi iyi yönetmektir. Bütün kampanyaların, yardımların, seçimlerin sonucu hep, yönetimi ele geçirmektir, tabi demokratik yönden. Halk da kendisine beş yıl hükumet olacak kişileri, bir şekilde göreve getirir. Burada asil olan halktır, millettir. İşte film burada kopmaktadır. Halk Kendisini beş yıllığına göreve getirdiği kişileri, öyle bir farklı konumda değerlendirmektedir ki, verdiği oyla görev yapan siyasetçiyi, her şeyin sahibi gibi görmeye başlayıp, bir nevi kendisini, hizmetçisinin kölesi haline getirmektedir. Tabi batılı demokrasilerin bir çoğunda durum farklıdır, hükümet olma bu ülkelerde bir görev, diğer ülkeler de ise haktır.

Türkiye’deki hükumet ve belediye çatışmalarının temelinde de bu görev ve hak güdüsünün büyük etkisi vardır. Pandemi sebebiyle, hükümet de belediyeler de halkın her konuda yardımına koşmalıdır demiyorum, koşmak zorundadır Yardım etmeyenleri bu millet bir gün bile yönetimde tutmamalıdır. Ülke ve devlet milletindir. Hükümet ve belediyeler milletin emrindedir. Devlet, millete hizmet amacıyla kurulmuş en büyük örgüttür, sonrada belediyeler gelir.

Böyle bir durumda belediyeler yardım yapmıyorsa halk bunun hesabını sormalıdır. Mesela Şehir hastanesinin açılışı için, eğer talep edilmiş de İstanbul büyükşehir belediyesi, yolları yapmamışsa bu millet onun da hesabını sormalıdır. Bu makamlar bir hak değil bir görevdir.

Şimdi gelelim esas konuya; hükümet belediyelerin yardımını önleme çabası içindedir. Hangi hakla, hangi mantıkla diye sormak icap eder. Yok ama varsayalım ki belediyenin böyle bir yardım yetkisi yok. Pandemi sebebiyle hızlı bir şekilde mevzuatı değiştirirsin. Amaç millete hizmet etmektir. Siz kimin parasını kime verilmesini önlemeye çalışıyorsunuz. Siz milletin malını millete bölüştürmekteki adaleti sağlamakla görevlendirilmiş kişilersiniz. Hatta dışarıya yaptığınız yardımlar için ülkede bir konsensüs oluşturmanız gerekir. Yardımseverlik güzel ama bizden çok daha ekonomik gelire sahip ülkelere giden yardımın bir ortak müzakeresi gerekir.

Netice itibarıyla milletin oyunu hizmet etmek için alanlar, görev süresini kendi menfaatlerine değil de milletin menfaatine kullanmak durumundadır. Esas olan milletin kendisidir. Milletin oyu ile gelen yönetimlere, seçilmişlerin iradesi dışındaki her yapı paralel yapıdır. Belediyeler milletin oyu ile gelmiş asıl teşkilatlardır. Hükümet ve belediyeler elbirliği içinde milletin ihtiyaçlarını karşılamak mecburiyetindedirler. Para(menfaat), paralellikten önce gelmemelidir. Çünkü bu millet en zor şartlar altında yaşasa bile, Cumhurbaşkanından başlayarak en alt memura kadar, herkesin hakkını fazlasıyla ödemektedir.