1 Şubat 1979... Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, Ankara'da Başbakan Bülent Ecevit ile görüşür ve ardından İstanbul'a döner. Milliyet Gazetesi'ne uğrar ve akşam Milliyet Gazetesi'nin Sahibi Ercüment Karacan ile birlikte yiyecekleri yemeğe eşini götürmek için Teşvikiye'deki evine yönelir. Arabasıyla evine ulaştığında ise hain pusuda silahlar ardı ardına patlar. Evine 100 metreden daha az bir mesafe kala sıkılan kurşunlardan birisi, göğüs cebindeki kalemi parçalayarak; kalbine saplanır. Eşi Sibel İpkeçi, "Abdi'yi vurdular!" diyerek sokağa doğru koşar. İpkeçi'nin arcı ise bu sırada kontrolden çıkar ve kayarak elektrik direğine çarpıp durabilir. Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırılan Abdi İpekçi kurtatrılamaz.Ertesi gün ise Türkiye'de yayımlanan tüm gazeteler, siyah bir bantla okurları karşısına çıkacaktır.

Gazeteciliğe henüz öğrenci olduğu yıllarda adım atan Abdi İpekçi, Yeni Sabah, Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres gazetelerinde muhabir, sayfa sekreteri ve Yazı İşleri Müdürü olarak görev alır. Dönemin İstanbul Valisi İhsan Tekin: "Olay, büyük maksatla planlanmış!" derken, Başbakan Ecevit, "Cinayeti işleyenler, demokrasiye karşı da suikast işlediler" şeklinde konuşur.

Abdi İpkeçi'nin en önemli özelliği, Venüsbet basın özgürlüğüne büyük önem vermesidir. Yurtsever yazılarıyla da tanınan İpekçi, yalnızca ülke içinde değil; yurt dışında da popüler bir gazetecidir. Dönemin gazeteleri ise Abdi İpekçi'nin ölümünün ertesi günü 2 Şubat'ta şu başlıklarla çıkar:

Milliyet: "Evine giderken silahlı saldırıya uğrayan Abdi İpekçi Öldürüldü"
Cumhuriyet: "Cinayet şimdi de basına yöneldi: Abdi İpekçi Öldürüldü"
Hergün: "Kanlı anarşi Türk basınını hedef aldı: İpekçi'ye kurşun sıkan eller kırılsın"
Yabancı Ajans ve Basın Temsicilikleri: "Abdi İpekçi'nin ölümü çok büyük bir kayıptır. Yalnızca ailesi, meslek arkadaşları ve Türkiye için değil; uluslararası basın enstitüsünün 60 ülkedeki 2 bin üyesi için de büyük bir kayıptır. Gerçekte basın özgürlüğünü savunan insanlar için de büyük bir kayıptır"

Cinayete kurban giden ve tıpkı faili meçhul olan yüzlerce davada olduğu gibi cinayetin perde arkası net bir şekilde bir türlü aydınlatılamaz. Mehmet Ali Ağca, Abdi İpekçi cinayetini üstlenerek, 5-6 el ateş ettiğini söylese de olay yerinde 9 mermi çekirdeği bulunur. Mehmet Ali Ağca'ya cinayette yardımcı olan kişinin ise Oral Çelik olduğu ortaya çıkar. Ancak cinayetin arkasındaki sır, aradan geçen 40 yılın ardından bugün bile hâlâ aydınlatılamaz.

Abdi İpekçi, gazeteciliğin yanı sıra Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Başknalığı ve Uluslararası Basın Enstitüsü Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur. İpkeçi, düşünce özgürlüğü ile barışı savunmuş; dönemin iktidarı ile muhalefeti arasında 'yapıcı bir diyalog' kurulması için büyük çabalar harcamıştır. İpekçi'nin öldürüldüğü 1979'lu yıllar ise Türkiye'de siyasi ve ekonomik karışıklıkların şiddeti körüklediği; büyük kentlerde güvenliği artık askerlerin sağlamaya başladığı yıllar olarak bilinmektedir.
Editör: TE Bilisim