Amerika ile Türkiye arasında gergin bir hafta yaşandı. Amerikalı rahip Brunson’un  Türkiye de tutuklanmasının akabinde okyanus ötesinden gelen tepki bir anda papazı popüler hale getirdi. Papazı değilde papayı tutuklamışcasına verilen bu tepki dünya siyasetine bomba gibi düştü.

Hatırlayın Donald Trump daha önce yaptığı açıklamalarda Brunson için “ ona casus diyorlar, ben ondan daha casusumdur” diyerek şahsına munasır bir açıklama yapmıştı.  Hatta Twitter hesabından onun isminin önüne beyefendi sıfatını eklemeyi unutmamıştı.

19 aydır ülkemizde tutuklu olan Andrew Brunson, beyaz saray için hiç bir zaman geçtiğimiz hafta olduğu kadar önemli olmamıştı. Acaba  bir anda önemli hale geldiği için mi Beyaz Saray’ın bu feryat figanı, yoksa artık Türkiye’nin Amerika’yı görmezden gelerek güçlenmeyi başardığı için mi?

Geçtiğimiz son birkaç aydan bazı örnekler vereyim. Amerika’nın ısrarla müdahil olmak istemesine rağmen Akdeniz petrol sondajları yapılmaya başlandı. Çin Halk Cumhuriyeti ile 3,5 milyarlık kredi anlaşması sağlandı, Rusya dan alacağımız s-400 ler için söz kesildi. Ve İç işleri bakanımız Süleyman Soylu “ PKK ve FETÖ nün arkasında ABD var” diyerek ne kadar yiğit bir adam olduğunu hepimize tekrar gösterdi.  Dikkatinizi çekerim bu tarz ticaret ve mutabakatlar hepsi geçmişte “müttefikimiz” olan Amerika ile yapılırdı. Ve yine dikkatinizi çekerim genelde büyüklerimiz Amerika ismini duyduğunda önünü iliklerdi.

Karşı tarafın hamleleri sadece Beyaz Saray üzerinden olmadı. Parçaları birleştirelim. Kıbrıs rum kesiminde yapılan konferansta konuşan İsrail Büyükelçisi  Aammy Ravel, Rumların tek taraflı doğalgaz aramasına tepki gösteren Türkiye'nin davranışlarını tahrik olarak niteleyerek, "Türk tehditleri nedeniyle İsrail'in askeri müdahalede bulunmak zorunda kalmamasını temenni ederim" ifadelerini kullanabildi.Brunson olayından günler önce!

Bitmedi, Amerika menşeli diktatör Sisi’nin talimatıyla konuşan  Mısır Büyükelçisi “Umarım Türkiye’ye askeri müdahalede bulunmak zorunda kalmayız” deme cüretini gösterebildi . Bugüne kadar yapmış olduğu Ortadoğu politikalarından hiç bir sonuç alamayan Trump, Ankara-Moskova-Pekin-Tahran yakınlaşmasında rahatsız olmuş olacak ki, aylardır İran’ın uluslararası petrol ihracatına yönelik yaptığı hamleleri tehdit edip, yine geçtiğimiz günlerde “isterlerse onlarla ön koşulsuz görüşürüm” demesi de bu zincirin bir diğer halkası. Mesele Brunson değilde Amerika’nın bu kutupta oyun dışı kalmaya başlaması olabilir mi ?

Herşeye rağmen içimizdeki bazı arkadaşlar kahroluyor. En az Trump kadar, en az Pentagon kadar. Erdoğan’ın hesap hatası yaptığını dile getirerek, yaptırımlar karsısında “ çok fazla ses çıkarılmaması” gerektiğini dile getiriyorlar. Bunun sebebide ekonomide dalgalanmaları olmasını istememeleri.

ANCAK

Türkiye değişti. Herkes bunu görüyor. İçimizdeki İskoçyalılar hariç. Çünkü onların bir hastalığı var. Yakını görme hastalığı. Ve sanırım bu hastalıları ilerleyerek devam edecek.
Editör: TE Bilisim