11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, görev süresi dolup da Beykoz'a yerleştiğinden bu yana hiç bu kadar çok konuşulmamıştı. CHP'de Genel Başkan Yardımcısı düzeyinde peşpeşe açıklamalar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çıkışları; diğer yanda ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın Abdullah Gül yorumları... Biz ise bir yandan Abdullah Gül gibi bir ismi ilçemizde ağırlıyor olmanın haklı gurur ve mutluluğunu yaşarken, diğer yandan böylesi bir ismin nasıl da yıpratıldığını görmenin hüznünü ve üzüntüsünü yaşadık. Böyle mi olmalıydı?

Dün beklendiği gibi Cuma Namazı çıkışında Abdullah Gül, bir açıklamada bulundu. Ancak beklenen ve istenen şeyleri bugünü kastederek, "Yarın yapacağım" dedi. Ben şahsen Sayın Abdullah Gül'ün açıklamalarını görmedim ancak eğer bir söz hakkım olsaydı kesinlikle kendisinden şu soruların yanıtını da açıklamalara eklemesini rica ederdim. Hatta söze, "Halkımızın ve partilerimizin teveccühüne teşekkür ederim" diye başlamak yerine, şöyle derdim:

"Öncellikle neden bu kadar geç açıklama yaptığımı anlatarak sözlerime başlayayım..."

Biz artık 2018 yılındayız ve erken seçime giriyoruz. Her şeyin bu kadar 'acele' olduğu bir dönemde, saniyeler bile bu kadar önemliyken, siyasi tarihe damga vurmuş bir ismin, önemli bir ismin bu denli beklemiş olması, eğer geçerli bir nedeni yoksa 'lüks' sayılmaz mı? Öte yandan Abdullah Gül gibi bir ismin açıklamaları o kadar kısa olur mu? Beykoz'da 3 kez basın açıklamasına canlı tanıklık etmiş bir gazeteci olarak, hep sonunda hayal kırıklığı yaşamışımdır. Memleketin en güzel hatiplerinden birisi, hiç sosyal medyada gerçek hayattan daha fazla cümle kurar mı? Eğer Abdullah Gül ile ilgili şimdiye kadar 20 tane yazı ve haber yazdıysam,açıp bakın, en az 15'i sosyal medya kaynaklıdır. Sayın Abdullah Gül, ne yazık ki çok az konuşuyor ve çok fazla yazıyor. Oysa memlekette genel olarak okuyan değil dinleyen bir toplum yaşadığı için kendisinden daha çok konuşanlar, kamuoyu nezdinde kendisini bastırmış oluyor.

Sayın Devlet Bahçeli'nin yorumları beni çok fazla şaşırttı. Gerçekten o kadar şaşkındım ki, MHP'nin tabanının bile böyle bir yorumda bulunmasından rahatsızlık duyduğunu hissettim. Yani Meral Akşener'i eleştirir gibi toplumun her kesiminin sevgisini kazanmış ve tarafsız, objektif tavırlarıyla da betstr saygısını kazanmış; Cumhurbaşkanı makamına yükselmiş bir isme böyle sözler edilir mi? Gerçekten çok üzüntü vericiydi Sayın Bahçeli'nin açıklamaları... Ben her şeye rağmen erken seçim ve dolayısıyla da buna yönelik siyasetin bir parçası olarak görmek istiyorum. Yoksa Sayın Bahçeli'nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yönelik söylediği sözler, kendisinin bilindik üslubu ile hiç bağdaşmıyor. Sanki birisi alelacele eline bir metin tutuşturmuş da onu okumuş gibiydi.

Bir başka yıpratıcı sözler Başbakan Binali Yıldırım'dan geldi. O da sanki karşısında sanki Kemal Kılıçdaroğlu var gibi konuştu. Yahu, Sayın Bahçeli... Kemal Kılıçdaroğlu'na bu şekilde konuşabilirsin çünkü bir şekilde karşılığını alır ve amacına da siyasi anlamda ulaşırsın. Yahu, biliyorsun ki, bırak siyaseti, yaşamı boyunca sen ve senin bu çıkışındaki üslubunu kullanan kişilerin hiçbirine yanıt vermemiş bir ismi; üstelik de aynı yolu yürümüş birini nasıl böyle yıpratmaya çalışırsın? Anlamak olanaksız... Kemal Kılıçdaroğlu kürsüde bir yanıt verir ve sen de bunu kendi parti tabanına hitabında güzel bir şekilde kullanırken, Sayın Abdulah Gül'ün olmayan kürsüsünden hakkıyla yanıt vermemesinin ağırlığını nasıl taşıyacaksın? Yani tam Sayın Erdoğan'ın Abdullah Gül ile ilgili ilk kez bu denli 'yumuşak' üslup kullandığı bir ortamın keyfini sürecekken, mutluluğu kursağımızda bıraktın; peki, şimdi sen mutlu musun?

Zor bir seçim süreci yaşıyoruz ve büyük olasılıkla "Aday değilim" diyeceği konuşmasında bugün Sayın Abdullah Gül'ü basın açıklamasında dinleyeceğiz. Onbirinci Cumhurbaşkanımızı... Son partisiz Cumhurbaşkanımızı... Beykozlu Cumhurbaşkanımızı
Editör: TE Bilisim