Değerli okuyucularım,

24 Haziran seçimleri son erdi. Recep Tayyip Erdoğan, ipi göğüsleyerek yeni sistemde ilk başkanımız oldu. Beykoz başta olmak üzere, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun.

Resmi olmayan sonuçlara göre Beykoz'da;

Recep Tayyip Erdoğan  %55.9

Muharrem İnce               %34.5

Meral Akşener                 %5.7

Selahattin Demirtaş      %2.5

Temel Karamollaoğlu   %1.3

Doğu Perinçek                %0.2 

Oy alan başkan adayları olurken, partilerde oy dağılımı;

Ak Parti    %47.8

CHP           %25.5

İYİ Parti   %9.3

MHP          %8.8

HDP           %6

Diğer         %2.6

Şeklinde gerçekleşti.

İstanbul'da;

Recep Tayyip Erdoğan %50

Muharrem İnce             %36.9

Selahattin Demirtaş     %7.2

Meral Akşener               %4.8

Temel Karamollaoğlu  %0.9

Doğu Perinçek               %0.2

Oy alırken, partiler;

Ak Parti  %42.7

CHP        %26.4

HDP        %12.7

MHP       %8.3

İYİ Parti  %8

Diğer       %1.9

Oy aldılar.

 

*                                *                                  *

 

Seçimin kazananı-kaybedeni

Kazananları

Recep Tayyip Erdoğan; Seçimlerden önce MHP ve BBP ile iş birliği yaparak, bu iki siyasi partinin aday çıkarmasının önüne geçti. Bu stratejik iş birliği kendisine başkanlık yolunu açtı.

Muharrem İnce; Kongrelerde kurultay delegelerine istinaden 'Oy vermeden önce, gidin mahallenizin bakkalına, kasabına sorun. O kime destek olmanızı isterse ona oy verin.' diyerek kendisinin genel başkanlığında parti oylarını arttıracağını iddia ediyordu. Bu tespitinin doğru olduğunu %30 bandını aşarak tescillemiş oldu. O artık Türkiye'nin alternatif başkan adayı.

Milliyetçi Hareket Partisi; MHP aday çıkarmadı, Erdoğan'a destek oldu. Ak Parti yeterli milletvekili sayısını yakalayamadığı için aldığı %11.3 oy ile 49 milletvekili çıkararak 'koalisyon ortağı' durumuna geldi.

İYİ Parti; İlk seçiminde %10'luk barajı geçti. Mecliste 43 Milletvekili ile temsil edilecek.

Kaybedenleri

Adalet ve Kalkınma Partisi; Birinci parti olmasına karşın, 1 Kasım seçimlerinde aldığı %49.5'luk oyu, %42.5 düşürdü. Meclisteki çoğunluğu kaybetti. Milletvekili sayısı 550 kişilik parlamentoda 317 iken, 600 kişilik parlamentoda 295'e düştü.

Cumhuriyet Halk partisi; Milletvekili sayısını arttıran CHP, 134 Milletvekili sayısını 146'ya yükseltti. Ancak oy oranı Türkiye genelinde %25.1 den, %22.6'ya düştü.

Selahattin Demirtaş; Partisinin oyu %11.7 olan Demirtaş, kendisine oy toplayamadı. %8.4'te kaldı.

 

*                             *                            *

 

Seçim öncesi ve sonrası;

Geride bıraktığımız seçimin adil olmadığına şahit olduk. Vatanını sahipsiz bırakıp Türkiye'ye kaçan 30 binden fazla Suriyeli'nin oy kullandığı seçimde, 3-5 TV kanalı haricinde, tarafsız olması gereken devletin televizyon kanalı TRT'de dahil olmak üzere, hemen hemen tüm Televizyon kanalları, Devlet ve Belediye imkanları iktidar partisine ve Erdoğan'a çalıştı. Bir çok şehirde muhalefet partileri'nin propagandası engellendi. Standları usulsüzce kaldırıldı. Mitingleri insanlar sosyal medyadan takip etmek zorunda kaldı. Fırsat eşitliği sağlanmadı.

Seçim sonuçları açıklanmadan, manipülasyon yapan Anadolu Ajansı Erdoğan'ın çok oy aldığı il ve ilçeleri sisteme girerek %60 ile açılışı yaptı. Henüz sandıklar yeni yeni netleşmeye başlamıştı. Nitekim benim görev aldığım sandıkta sayım yeni başlamışken, TV kanallarında %59.8 ile Erdoğan'ın önde olduğu öne sürülüyordu. O oy %52.5'a kadar geriledi.

 

*                               *                                  *

 

İç Huzura Tehdit...

Değerli okuyucularım, çok kritik süreçten geçiyoruz. Türkiye'de başta siyasiler olmak üzere, herkesin sağduyulu olması gerekiyor. Televizyonlarda 'Yandaş-Yalaka' program, programcı ve katılımcılar ortalığa bilgi kirliliği saçıyor. İnsanları kin ve nefret içeren söylemleriye kutuplaştırmanın yanı sıra, insanları psikolojik olarak uçuruma sürüklüyorlar. Düşünsenize Diriliş Ertuğrul dizisini 'Kılıçla' izleyen insanlar görüyoruz. İnsanlar televizyona kılıç sallıyor. Allah aşkına soruyorum size, 'aklı başında' bir insan, bu garip hareketleri yapar mı?

Bu seçim atmosferi bir kaç elim olay haricinde çok şükür kazasız belasız geçti. Ama iç huzurumuz tehdit altındaydı, halen daha yanlışlar yapılıyor.

Anadolu Ajansı'nın şişirme sonuçları pompalaması;

Anadolu Ajansı az öncede ifade ettiğim gibi başkanlık oylamasında oy oranlarını %60 ile açtı. Henüz hiç birşey belli değilken insanlar sokağa dökülmeye ve seçimi kutlamaya başladı. Bilhassa silahlar ateşlendi. Beykoz'da silahların yoğun patladığı ilçelerden biriydi. Saatlerce silah sesleri duyduk. Allah korudu, kimsenin burnu kanamadı. İnsanların çoluk çocuğuyla sokaklarda olduğu bir kutlamada silah ateşlemek ne büyük sorumsuzluk, cahilliktir. Ya bir çocuğun başına bir şey gelseydi? Kim verecekti hesabını?

Daha elim olanı, henüz sandıkların %10'u açılmadan sokağa çıkmak. İnsanlar %60'ı görünce sokağa çıkmaya silah atmaya başladı demiştim. Ya Erdoğan değilde, Muharrem İnce sonrasında öne geçseydi?

Hatırlatırım, Anadolu Ajansın ilk kez yaptığı iş değil bu.

16 Nisan Referandumunda açılış %77 kapanış %51'di. 7 Haziran seçimlerinde açılış %62, kapanış %42'ydi. 1 Kasım seçimlerinde açılış %72, kapanış %49'du.

Sonuçları baştan şişirerek insanları sokağa çıkarıyor. Sonra ters bir durum ortaya çıkarsa Allah korusun iki farklı seçmen grubu sokaklarda olursa provokasyon olabilir.

Her zaman söylüyorum ve uyarıyorum. Hangi partiye gönül verirsek verelim, çevremizde bu tarz provokasyonculara müsaade etmeyelim. Kimsenin galeyanına gelmeyelim, kimseyi galeyana getirmeyelim. Kimsenin kardeşliğimize, birliğimize kastetmesine müsaade etmeyelim. Ayrıca şu silah olayını artık ortadan kaldıralım. Ortaçağ'da mı yaşıyoruz? Varsa silahın evinde tut kardeşim, dışarı çıkarma. Bir kişinin burnu kanasa hesabını veremezsin. Ne Allah'a, nede zarar verdiğin kişiye veya çocuğun ailesine.

Kaybeden, kazananı kutlasın. Seçimler gelir geçer. Önemi olan seçim kazanmak veya kaybetmek değil, önemli olan Vatandır. Gerisi hikaye.

Süleyman Soylu'nun dehşet verici sözleri...

Süleyman Soylu... İç işleri bakanı...

Kullandığı cümleye bakın, ''Valilere müsteşarım üzerinden talimat gönderdim; ‘ CHP İl başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin diye.''

Devam ediyor, ''PKK mensuplarının cenazeleri var. Biz onları çok kısıtlı kaldırtıyoruz. Onlara bir kişilik kontenjan ayıracağız.''

Lafa bakar mısınız? CHP'lilere alenen PKK'lı yaftası yapıştırıyor.

Düşünsenize bu zat içişleri bakanı!

İç huzurumuzu bu mu tesis edecek? Resmen provokatif bir söylem. İnsanları kin ve düşmanlığa alenen tahrik içeren bir söylem. Şehitler hepimizin Şehitleri. Sen kim oluyorsun da CHP'lilerin Şehit cenazelerine katılmalarına izin vermiyorsun?

İşte bu tarz siyasetçiler, bu ülkeye, bu halka en büyük zararı verenlerdir. İnsanları kutuplaştıran Allah korusun karşı karşıya getirecek söylemler...

Eğer bu ülkede adalet varsa ya yargılanır, ya da eğer Ak Parti bu söylemlerini tasvip etmiyorsa görevden alır.

Daha öncede Süleyman Soylu Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan için;

''Ey Recep Tayyip Erdoğan, boyun eydin, emir eri oldun, milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü Tayip Erdoğan.

Başbakan at üstünde durmayı nasıl beceremediyse, ülke yönetmeyi de aynı şekilde beceremedi.

Paçalarından yolsuzluk akıyor. Türkiye'de ihale ve yandaş belediyeciliği yapılmaktadır.

Bu ülkeyi rant ülkesi yapmayacağım dedi sayın Başbakan, rantın babasını getirdi. Bunlar yarım doktor, yarım hoca.''

Demişti...

Yüce Allah, Süleyman Soylu ve onun gibi siyasetçilerden ülkemizi korusun, fırsat vermesin.

Allah kardeşliğimizi, birliğimizi, dirliğimizi bozmasın.

 

Sağlıcakla kalın...


 
Editör: TE Bilisim