Herkes şaşkın... AK Partili şaşkın, CHP'li şaşkın, HDP'li şaşkın, MHP'li şaşkın... Şaşkınız yani memleketçe... Anadolu Ajansı bile şaşırdı: Sabaha kadar bekledik, seçim sonucu ne olacak diye...

Başka şaşıranlar da var. Yani sokaktaki vatandaş için 'takım tutar gibi parti tutan' için "Oh be bizimkiler kazandı" seviyesinde kalsa da kendi istediği adamın seçilmediğini gören ve ellerini ovuşturarak sandık sonucunu bekleyenler de şaşkın! Yani bir tane müteahhit bizim bir arkadaşa dert yanmış, "Ya bütün planlarımız bozuldu. Çok zarar ettik. Adam bizi Başkan Yardımcısı yapacaktı, şimdi telefonlarımızı açmıyor. Battık" demiş. E, çünkü diyorum ya, partizan için durum farklı olsa da yerel seçimi bile yatırım gibi gören insanlar var. Onlar daha çok üzüldü.

Seçimin üzerinden neredeyse 48 saat geçti. Herkes bir şeyler yazıyor. Daha sonuçlar aslında itirazlar da sözkonusu olduğu için aslında tam gelmedi. Ancak ben yine de size okuduğunuzda "Evet ya, bence de..." diyeceğiniz şeyler yazacağım. Biliyorum, sonuçta kimse de mutlu olmayacak çünkü hem gerçekleri yazacağım hem de bir partili olmadığım için okuyan herhangi birisine "Oh be... işte adamı böyle yaparlar" keyfini kimseye yaşatmayacağım.

Şimdi...

Açın, bakın eski yazılarımı ben yazdım kardeşim: Bu seçim hepimizi çok şaşırtacak diye... Ta, 2030 yılına uzanan bir öngörüyle "Yeni liderlerimiz" çıkacak dedim. Peki, gerekçem neydi? Bunu neye dayanarak yazdım?

Şuna dayanarak yazdım:

1- Tarihten örnek verdim, dedim ki, Özal ve Demirel zamanında Refah Partisi'yle birlikte nasıl bir dönem başladıysa, aynı hava var memlekette... Artık AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte böyle bir havayı yaratmaya başladı. İnsanlar çıkış yolu arayacaklar dedim. Sonuç? Türkiye'de ilk kez bir şehri TKP'li bir Aday aldı; Ankara başta olmak üzere İstanbul, Antalya, Mersin, Adana CHP'ye geçti. İstanbul'da AK Parti'nin kalesi Esenyurt ve Küçükçekmece de CHP'ye geçti. Neredeyse tüm ilçelerde muhalefetin oyları arttı.

2- Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hepimizn Cumhurbaşkanı olmayı terketmeye başlıyor, yalnızca kendi partisinden olanların Başkanı olmaya çalışıyor. Yanlış dedim, Sayın Erdoğan, memlekette gitmedik yer bırakmadı ama "Bekaa" konusundaki ısrarlı konuşması MHP'ye yaradı. AK Parti, MHP ile ayrı ayrı girdiği 9 yerden 7'sini MHP'ye terketti. MHP, çok kritik yerlerde AK Parti'den de fazla oy alarak, 5 kentin yönetimini ele aldı. Şimdi, diyecekler ki, "Ferdi, e peki Cumhur ittifakı?"... Yahu tamam da ayrı ayrı girmişler diyorum. Listelerde AK Partili yok ki? Hepsi MHP'li... Gelecekte ittifak bozulursa ne olacak? Ki, ben ittifakın sonsuz olacağına asla inanmıyorum. Çünkü her ne kadar çoğu kişi bana itiraz edecek olsa da ben Sayın Devlet Bahçeli'nin Sayın Erdoğan'dan çok daha tecrübeli ve çok daha zeki olduğuna inanıyorum. Eğer bir plan yapılıyorsa da bu planlamada Sayın Bahçeli'nin çok daha kârlı çıkacağına inanıyorum.

3- Sayın Süleyman Soylu'yu elli kere yazdım. Çok seviliyor ve kendisine çok saygı duyuluyor. Kendisinin büyük bir saygınlığı var. Benim gibi kişileri seçim öncesi takındığı tavırlar, televizyon ekranlarında siyaset yapmaları etkilemez. Kendisini anlayışla karşılarız. Ancak belli ki, Sayın Soylu'nun tavrı Güneydoğu'da olumlu ama Batı'da olumsuz etkiler bırakmış. Yani Sayın Soylu, umarım özeleştiri yapmıştır bu seçimin ardından... Çünkü belli ki, seçim öncesi tespitlerimiz, iyi niyetli uyarılarımız çok da yanlış değilmiş.

Sevgili okurlar,

Keşke hakkıyla şimdi söyleyeceğimi size anlatabilsem, siz de hakkıyla anlasanız:

Kimin seçildiğinin vallahi de billahi de tallahi de önemi yok. Birbirimizi yok yere üzüyor, yok yere incitiyoruz. Hepimiz şunun farkına varalım: Eğer iki kardeş ya da iki emmoğlu farklı iki partiden Başkan oluyorsa, burada farklı hesaplar var demektir. Siyasetten yavaş yavaş uzaklaşan kişiler eğer sahadaki yıpranmışlığını oğlunu-kızını getirip kalktığı koltuğa oturtmaya çalışıyorsa, bizim buradaki fotoğrafı iyi okumamız gerekir. Bu seçimler falan hikâyedir. Ayrıntıdır. İşin geri planını görmek gerekir.

Ben şimdi İstanbul'da ya da Ankara'daki değişimden; Artvin, Antalya, Ardahan, Adana ve Kırşehir'deki değişimden mutluyum. E, CHP'li miyim ben? Değilim... Çünkü Kütahya, Çankırı, Kastamonu'daki değişimden de mutluyum. MHP'li de değilim ki?

"Sen AK Parti düşmanı mısın Ferdi?"

Değilim yahu niye düşman olayım? Aksine okul yıllarımdan bu yana da Erdoğan'ın kimi icraatlarını desteklediğim için aksine AK Partili diye etiketlenen birisiyim. Beykoz'da Yücel Çelikbilek için yazdıklarım için gerçek AK Parti düşmanlarından bolca küfür ve hakaret yemiş birisiyim. Benim partim falan yok yahu... Ne partisi? Ben hepimiz için iyi olsun, derdindeyim. Düşmanlıktan ziyade aksine hep birlikte olalım; ülke olarak hep birlikte kazanalım, düşüncesindeyim.

O zaman neden bu kadar AK Parti ile uğraştım bu seçimde?

Şunun için:

Biz Sayın Erdoğan'a ve onun yanlış uygulamalarına ne dediysek, tek yanıt aldık:

"Bırak bunları efendi, bizim arkamızda halk var..."

Biz etrafındaki yalakaları ne kadar ifşa edip de ortaya çıkan eşitsizlikleri dile getirdiysek, tek bir adrese yönlendirildik:

"Sandığa git"

Biz ne yaptıysak, olmadı ki? Yazdık olmadı, ayağına kadar gittik olmadı... Aracı gönderdik olmadı... Sakince anlattık olmadı... Gezi'de sokaklara döküldük, olmadı...

Olmadı, olmadı, olmadı...

Hiçbir çıkarımız yoktu, kimseye dinletemedik...

Sandık, sandık, sandık dediler.

He, sandık...

Al sana sandık...

Diğer illeri bilmem de İstanbul'da tüm köprüler, AK Parti reklamlarıyla doldu. Her yer... İBB'ye ait her bilboardda ya Binali Bey ya Tayyip Bey vardı. Metrobüste, trende, otobüste, metroda tüm ekranlar, boy boy Mevlüt Bey'in görüntülerini verdi. E, şimdi nerde kaldı mağdur AK Parti? Nerede kaldı o 2000'lerin başındaki ağırbaşlı duruş? Ben kimse etkilenmesin diye yazmadım ama Gültepe'de Sanayi Mahallesi'nde Sayın Erdoğan'ın Beykoz-Ümraniye mitingleri zamanında cemaat kalmamıştı namaz kılacak... Tamam, Beykoz'da zamanında dönemin İBB Başkan Adayı Sarıgül'ün mitingi için ta Avcılar'dan CHP Belediye arabası göndermişti ama bu seçimde de Beykoz Kundura Fabrikasının kenarına Zeytinburnu Belediyesi resmi aracı gizlendi. E, olmadı ki... O da yanlış, bu da yanlıştı...

Bu seçimde Beykoz Kılıçlı Köyü'nde cemaatin önünde namaza durduğu teneşir taşının arkasında duran binaya Murat Aydın posteri gerildi. Ondan sonra bana "Neden Yücel Çelikbilek türküsü söylüyorsun?" diyorlar, Yücel Başkan böyle bir skandala asla izin vermezdi ki... "E, benim haberim yok!" Olmaz tabi... Sayın Çelikbilek, Zeytinburnu'nda herhangi bir şeyden haberdar olabilir miydi? Haberdar olmaman da normal tabi...

Biz partiye falan bakmıyoruz efendi... Bizim için tefekkür önemli... İhtiyat önemli... Erdem önemli... Bilgelik önemli...

Bin kere yazdım, binbir olsun: Sayın Çelikbilek'e Zeytinburnu Belediye Başkanlığı önerilseydi, asla kabul etmezdi. Asla...

Biz söyleminde barışçıl bir dil benimseyen, küçük hesaplar peşinde koşmayan, kimsenin emireri olmayan kişileri takdir ederiz. Seçimlerde de bu nedenle tavrımızı ortaya koymuşuzdur. Asla da susmaya niyetimiz yoktur.

Bildiğimizi ve gördüğümüzü, inandığımızı memleket için diyeceksek, neden sessiz kalalım ki?

Hepinize hayırlı kandiller olsun
Editör: TE Bilisim