Yerel seçimler yaklaşıyor. Beykoz'un seçimi kazanmaya en yakın 2 partisi AK Parti ve CHP henüz ne ilçe ne de il adaylarını belirlemedi. Ötesi, bugüne kadar da CHP dışında 'aday adaylığı' konusunda AK Parti'den hiç ses çıkmadı. Peki, Beykoz'un 2019 seçimlerinde Belediye Başkanı hangi partiden olacak? AK Parti mi, CHP mi yoksa 3. bir partinin adayı mı? Özellikleri nasıl olmalı? Henüz Eylül ayında olsak da bu konularda birkaç söz etmek isterim:

Şimdi, birincisi, hemen öyle "Yahu AK Parti ya da CHP dışında bir adayın hiç Beykoz'da şansı var mı?" demeyelim isterseniz. Geçmiş seçimler gösterdi ki, Beykoz'da 'seçmen' anlamında oldukça 'ilginç' bir profil var. Keşke bir olanağı olsa da AK Parti'den Mustafa Gürkan'ı ve CHP'den de İlyas Yılmaz'ı bir araya getirip, bir program yapsak. Her ikisi de bu ilçenin seçmen profiline dair oldukça çarpıcı bilgilere ve değerlendirmelere sahipler. Doğrudur, bu bilgilerini yalnızca kendi partilileriyle paylaşmayı isterler ancak samimi söylüyorum; her ikisini de bvir araya getirebileceğimiz bir ortam olsa, program çok keyifli olurdu.

Geçmiş seçimler gösterdi ki, Beykoz'da öyle şunu iyi yapmışsın-bunu kötü yapmışsın; seçmenin pek de ilgisini çekmiyor. Çünkü benim tespitlerime göre geniş katılımların olduğu 3 profil göze çarpıyor

Beykoz'da:

1- Muhafazakarlar
2- Anti-muhafazakarlar
3- Hemşericiler

Bu kadar...

Muhafazakarlar, son seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da etkisiyle AK Parti'de buluşuyorlar. Bunların arasında eski ANAP'lılar da var DYP'liler de... Genelde Beykoz'un yerlisi diyebileceğimiz köklü ailelerinden oluşan bu topluluk, kendi içinde de 'gençlerle' mücadele halinde. Çünkü yine geçtiğimiz seçimler gösterdi ki, gerek 'anne-baba zıtlığı' nedeniyle gerekse 'macera peşinde koşmak' adına, muhafazakarların çocukları ya da torunları oylarını 'anti-muhafazakar' ya da 'hemşehriciler' tarafına kaydırabiliyor. Şu halde de baba ve anne AK Parti'ye verirken, çocuklar CHP ya da bir başka muhafazakar ama hemşerici bir partiyi seçebiliyor.

Anti-muhafazakarlar, kesinlikle kabuklarını kırmayan bir seçmen Beykoz'da... Yani CHP ya da CHP adayı her ne olursa olsun, anti-muhafazakarcılar 'niteliğe' asla dikkat etmiyorlar. Onların tek istekleri, muhafazakar olmayan bir Belediye Başkanı... Yani bu kesime oturup desen ki, "Ya arkadaş... Muhafazakar aday ile muhafazakar olmayan parti adayını hiç karşılaştırdın mı? Nitelik olarak birbirlerini kıyasladın mı? Seçim sürecinde söylemlerini karşılaştırdın mı?" desen, dediklerin havada kalır. Beykoz'un anti-muhafazakar kesiminin hiç umurunda bile değildir. O, yılların ezberini asla bozmaz! Muhafazakar partinin Belediye Başkanı kapısının önüne kırmızı halı serse bile ondan asla oy alamaz. Ezbercidir. Anti-muhafazakar kesimin çocukları ya da torunları da zorlukla farklı partiye giderler. Hani hep ezberdir ya, "Muhafazakar partilerde biat kültürü vardır" diye; işte bu son derece eksik bir tanımdır. Çünkü anti-muhafazakarlarda belki de daha şiddetli bir biat kültürü vardır ve buna itaat etmeyenler de hep bedel öderler. Bu yüzden de biat bir şekilde delinirse, asla kimsenin haberi olmaz. Söz gelişi Beykoz'da AK Partili bir kişinin çocukları, ailesine "Ben falancaya oy verdim" diyebilir. Bunu çevresindekilerle de paylaşabilir. Ancak CHP'li bir kişinin çocukları bunu pek dile getiremez. Bu kadar net söylüyorum.

Son olarak ise hemşehriciler kısmı var. Bu kesim Beykoz'un en büyük hemşehri derneklerinin de katkısıyla, derinden hareket ederler. Hemşehri dernekleri kamuya açık yerlerde bu adayları işaret etmezler ancak kapalı kapılar ardında hep bu kişiye oy istenir. Aslında herkes Beykoz'un tamamında AK Parti ya da CHP varken bu adayın Belediye Başkanı seçilmeyeceğini bilir. Ancak önemli olan, bu hemşehriyi Belediye Başkanı seçtirmek değil, "Kamuoyuna gücü hissettirmek"tir. Yani bu aday ne kadar yüksek oy alırsa, AK Parti ya da CHP olsun, seçilen Belediye Başkanı üzerinde bir "baskı unsuru" oluşturulur. E tabi bundan sonra da gelsin ihaleler-gitsin işe almalar. Her seçim sonrası apartmanın üzerine gizlice "bir kat daha" çıkılır.

Ben bu şekilde anlattım ama başta da dediğim gibi bu yazdıklarımın çok daha derin analizini ve hatta Beykoz'da mahalle mahalle-sokak sokak karşılığını Mustafa Gürkan gibi İlyas Yılmaz gibi uzmanlar çok daha iyi bilecektir. Ben bu tespitlerimi de yaptım ama aslında gönlümden geçen nedir? Onu da son olarak söyleyerek, bitireyim:

Aslında ben tüm bu yukarıda anlattığım profillerden 'rahatsız' olan birisi değilim. Bu Beykoz'un rengi ise ben bu rengi severim. Yok, eğer eksiğim ya da fazla anlattığım varsa da onu da kabul eder; diğer renk her ne ise onu severim. Benim Beykoz'daki seçmenin 'yönelimleri' ile ilgili bir derdim yok. Ancak partilerin 'seçimleri' ile ilgili elbette ki, dert sahibiyim. Bir kere Yücel Çelikbilek gibi bir Belediye Başkanı'nı tanıdıktan sonra Beykoz'un 2020 vizyonu konusunda daha çok heyecanlanıyorum. Bu nedenle de gerek AK Parti olsun, gerek CHP ya da diğer partiler olsun adaylarını "Yücel Çelikbilek'in karakterinin ve yaptıklarının da üzerinde bir kişi" olarak tanımlamalarını istiyorum. Seçim sokaklarında dolaşan adayların, 2018 yılına gelinceye değin Beykoz'da nelerin olduğunun ve gelecekte de nelerin beklediğinin şuurunda bir şekilde hareket etmesini istiyorum. Yücel Çelikbilek, gerek ilçede gerçekleştirdiği icraatlarla, gerek 'adaletli' tutumuyla, çok büyük izler bırakmıştır. Beykoz'a kendi ailesinden çok daha fazla zaman harcamıştır. Çocukla çocuk olmuş, ihtiyarla ihtiyar olmuş; düğününde, bayramında, cenazesinde-yasında Beykozlular ile hasbıhal içinde kalmıştır.

Bu nedenle ya Yücel Çelikbilek'ten sonra çıtayı daha yukarıya çıkartabilecek vizyonda birisini seçelim ya da bu huzurun Çelikbilek ile devam etmesini isteyelim. Hatta öyle isteyelim ki, bakalım AK Parti de aday göstermiyor; gidip "Bağımsız Aday" olmasını isteyelim.

Eğer amacımız gerçekten Beykoz'un 2020 vizyonu olacaksa bu bilinçle hareket edelim. Yok, farklı hesaplar peşindeysek de 2020 yılı geldiğinde bu yazımı önümüze alır, "Vay be, ne güzel günlerdi" deriz hep birlikte...
Editör: TE Bilisim