CHP Beykoz İlçe Başkanlığı Cumhuriyet Bayramında gençlik kollarının organize ettiği fener alayıyla yürüdü.

Beykoz’da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları tarafından düzenlenen Cumhuriyet Yürüyüşü, yaklaşık 5 bin kişinin katılımıyla yapıldı. Ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri taşıyan kalabalık grup, Paşabahçe’den 15 Temmuz Şehitler Meydanı’na (Belediye Önü) kadar yürüdü.



Cumhuriyet Halk Partisi Beykoz İlçe Başkanlığı tarafından, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla ‘Cumhuriyet Yürüyüşü’ düzenlendi. Saat 19.23’de Paşabahçe Meydanı önünde başlayan yürüyüşe, CHP Beykoz İlçe Başkanı Aydın DüzgünBelediye Başkan aday adayları, meclis üyeleri, meclis üyesi aday adayları, STK temsilcileri, parti üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle Beykoz Belediyesi Meydanına kadar yaklaşık 2 kilometre yürüyen vatandaşlar, “Atatürk’ün askerleriyiz”, “Ne mutlu Türk’üm diyene” ve “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganları attı.



Yürüyüş güzergahındaki yollar araç trafiğine kapatılırken, polis ekipleri yürüyüş boyunca güvenlik önlemi aldı. Ege Ercan'ın sunuculuğunu yaptığı yürüyüş sonunda katılımcılar, şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulundu ve İstiklal Marşı’nı okudu.

CHP Beykoz İlçe Başkanı Aydın Düzgün yaptığı konuşmada;



"Sonsuza dek emanet ettiğiniz Cumhuriyetimiz payidar olacaktır"




Mustafa Kemal, 28 Ekim 1923 akşamı, Çankaya’da vermiş olduğu yemek sırasında hazır bulunanlara “Yarın Cumhuriyet’i ilân edeceğiz.” dedi. Gece, Mustafa Kemal, İsmet Paşa ile Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu’nun bazı
maddeleri hakkında değişiklik teklifi hazırlamayı ve kanuna “Türkiye Devleti’nin şekl-i Hükûmeti Cumhuriyet’tir.” kaydının konması kararlaştırıldı.

Teşkilât-ı Esâsiye Yasası’ndaki bazı değişiklikler ve Cumhuriyet İlânını’n  görüşülmesine sıra gelmişti. Saatlerce süren görüşmelerden sonra Mustafa Kemal gece saat 8:30’da hiç aleyhte oy olmaksızın 158 oyla cumhuriyetin kabulüyle Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhuriyetin ilânından on beş dakika sonra Cumhurreisi seçilen Mustafa Kemal,5 kürsüye gelerek Meclis’e teşekkürlerini bildirmiş ve “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.” demiştir.



"Birinci Vazifemiz, Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafa etmektir"

Cumhuriyet’in ilânı haberi, bütün ülkeye aynı gece yayıldı. 30 Ekim 1923’te Cumhurreisi Mustafa Kemal Paşa  tarafından Başvekil seçilen İsmet Paşa, aynı gün kabinesinin programını Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde okumuş ve tam ittifakla güven oyu alınca, Meclis’te yaptığı konuşmada, Cumhuriyet Hükûmeti’nin Meclis’e ve millete güven vermek için elinden geleni yapacağını belirtmiştir.

23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışı ile Milli Egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuştu. Ancak Kurtuluş Savaşı devam ederken, milli birlik ve beraberliğin bozulmaması için rejimin adı konulmamıştır. Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Antlaşması’nın ardından TBMM’de en çok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu.

Cumhuriyetin, çok partili yönetiminin bir türlü katılımcı bir demokrasiye dönüşememesinin sorumluluğu ise onun
kurucu felsefesinde değil, o yapıdan uzak sağ partilerin ceberut gerici iktidarlarının yapısında aranmalıdır.

Cumhuriyet düşmanlarının aldatmacalarından biri de, Cumhuriyet ve demokrasi ilkelerinin çeliştiğini söyleyen
yapay “cumhuriyetçi- demokrat” ayırımıdır.

Tek parti yönetiminden, çok partili rejime geçişte ve ondan sonra da çok partili rejimi, gelişmiş bir demokrasiye
dönüştürme savaşında Cumhuriyetin kurucu felsefesinin öncülerinin oynadıkları rol, bu ayırımın ne kadar yersiz
olduğunun kanıtıdır.

Cumhuriyetin kurucu felsefesinin temel direkleri olan bağımsızlık, laiklik, aydınlanmacılık gibi ilkelerin özünde
demokrasiyle çelişmediğini görmemek, ancak yakın tarihimizi bilmemekle mümkündür.

Laikliğin, inanç özgürlüğünün temeli, dolayısıyla demokrasinin onsuz olmazı olduğunu inkâr edip onu inançlar
üzerinde bir baskı unsuru olarak niteleyenler, yalancılıklarıyla Cumhuriyet düşmanlıklarını birleştiriyorlardı.





"Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun"

Cumhuriyetin aydınlanmacı yönünü, halk karşıtlığı, kitlelerden kopuk bir elitizm olarak göstermek isteyenler, Cumhuriyetin büyük kitlesel eğitim seferberliğini, aydınlanmacı, tartışmacı, sorgulayıcı, laik karma eğitim seferberliğiyle aydınlanmanın ışığını köylere kadar yaymayı amaçlayan Köy Enstitüleri girişimini kasten görmezden
gelmektedirler.

95. yılında, Cumhuriyetimiz hâlâ katılımcı, çoğulcu gelişmiş demokrasiye ulaşamamışsa eğer, bunun nedeni Cumhuriyetin kuruluş felsefesi değil, ondan korkan, ona karşı olan, elinden gelse onu ortadan kaldırmaya çalışan
Cumhuriyet düşmanı güçlerdir.

Cumhuriyet düşmanları yüzünden dün yaşanan demokrasi dışı uygulamalar bu gerçeği gözler önüne seriyordu.

95 yıl önce yok oluşun eşiğinde bir ülkeden genç ve hür bir Cumhuriyeti yaratanlara selam olsun. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun" şeklinde konuştu.

İlçe Başkanı Düzgün'ün konuşmasının ardından, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel'de bir konuşma yaptı.



"Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Mustafa Kemal"

95 yıl önce "Yarın Cumhuriyeti Kuruyoruz" diyerek müjdelenen kimsesizlerin, kimsesi, Cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümde toplanmış bulunmaktayız. Öncelikle 16 Mayıs 1919 da İstanbul’dan Samsuna hareket eden milyonlarca vatan sevdalısı ile ülkemizi kurtaran, bağımsızlık mücadelesi veren, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün vatan mücadelesi veren yoldaşlarını saygı ve minnetle anıyorum. En içten dileklerimle Cumhuriyet Bayramı'nızı kutluyorum. Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Mustafa Kemal!

Cumhuriyet emperyalizme karşı verilen bağımsızlık mücadelesidir, Cumhuriyet demokrasidir, Cumhuriyet eşitliktir, Cumhuriyet özgürlüktür. Bugün biz burada rahatlıkla bir arada toplanıp bu etkinliği yapabiliyorsak bunu Cumhuriyete borçluyuz, bunu Mustafa Kemal Atatürk'e borçluyuz. Atatürk bizleri bu ülkede hak sahibi yapmıştır.

"Birileri saltanat sevdasında, birileri saray sevdasında"

Anadolu’da kucak kucağa can vermiş ataların torunları olarak can vermiş anaların torunları olarak haykıralım. Tüm Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Saltanat, saray sevdalılarına da Beykoz’dan bir ses verelim.

Görüyoruz, şu günlerde birileri tarihi yeniden yazma çabasına girişmişler. Hafızalarınızı tazelemenizi istiyorum. Lütfen hafızalarınızı tazelemenizi istiyorum. Türkiye’de tarih yazmış bir baş komutan var. Mustafa Kemal Atatürk'ün önünde saygıyla eğilmeliyiz.

Hafızalarımızı neden tazelemeliyiz; 1920'lerde ki Sümerbank'ı düşünün, Köy Enstitülerini düşünün, Şeker Fabrikaları'nı düşünün, Türkiye'deki demir yollarını düşünün. Birde bugüne gelin; yabancılara peşkeş çekenleri düşünün. Ondan sonra Türkiye'de tarihi kim yazmıştır hep beraber konuşalım.



"Ekonomik krizin sorumlusu bu iktidardır"

İçinde bulunduğumuz sosyal ve ekonomik krizin bir sorumlusu var. Hakkı, hukuku hiçe sayan ülkenin menfaatini, milletin menfaatini sarayın menfaatinin gerisinde bırakan sadece kendi çevresinin ve ailesinin menfaatini düşünenlerdir. Biz de bu ülkenin gerçek sahipleri olan işçiler, emekçiler, köylüler, esnaf ve Beykozlular olarak geleceğimize sahip çıkmak zorundayız. Çünkü birilerinin haraç, mezat sattığı Şeker Fabrikaları, Sümerbank, yakınımızdaki bir çok tesis, atalarımızdan, dedelerimizden miras kalmış değerler. İşte bu zor gidişat altında hepimize bir görev düşüyor. Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeyi gençlere emanet etti. Burada Beykoz’un gençlerine görev düşüyor. Mustafa Kemal Atatürk, kadınlarımıza emanet etti. Ülkemizi bu zor günlerden kurtarmak bizlere düşüyor. Mutluyuz, gururluyuz, başımız dik çünkü bu vatan bu milletin demiş Mustafa Kemal Atatürk biz de milletimize vatanımıza, bayrağımıza sahip çıkıyoruz.

İki tane askerimiz, gencemiz babayiğidimiz Tunceli'de 21'nci yüzyılda Tunceli'de kar altında donarak şehit oldu. Bir baba çocuğuna okul elbisesi alamadığı için intihar etti. 21'nci yüzyıl Türkiyesinde intihar eden, şiddete uğrayan. En üzücüsü de çocuklarını da istismar eden insanlarla doluysa, bu sorumluluk bu ülkeyi yönetenlerin boynundadır.

Hepimize görev düşüyor, Beykozumuza, İstanbulumuza, Türkiyemize sahip çıkmamız gerekiyor. Birliği, beraberliği ve adaleti kuracağımız bir Beykoz kuralım. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk" ifadelerini kullandı.

Yapılan konuşmaların ardından 15 Temmuz Şehitler Meydanı'nda Grup Gündoğarken konseriyle program sona erdi.

      

Editör: TE Bilisim