Nasıl büyük bir heyecanla bekledik Fenerbahçe Kongresi'ni değil mi? Fenerbahçe ile birlikte Türk Futbolu'nu 20 yıl boyunca etkilemiş bir isim olan Aziz Yıldırım, acaba Ali Koç'a karşısında da kazanacak mı diye hepimiz merak ettik. Futbol ile uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler bile bu seçime kilitlendi. Sonuç? Aziz Yıldırım, taraftari gözünde belki de heykeli dikilecek noktadayken; birden bire irtifa kaybetti ve Ali Koç'tan büyük bir fark yedi. Bu seçim Aziz Yıldırım için tam anlamıyla hezimetti.

Koltuğu bir türlü bırakmak istemeyen kişilerden birisi olan Aziz Yıldırım'ın hezimetle sonuçlanan mağlubiyeti, akıllara hemen benzer durumda olan siyasileri getirdi. Mesela bizim Muharrem Kaşıtoğlu'nun da başını yakan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'i... Gerçi Gökçek, seçimle geldiği koltuğunu seçimle bırakmamıştı ancak Gökçek nezdinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ismi de Aziz Yıldırım mağlubiyeti sonrası sıkça dile getirildi. AK Parti'nin 20 yıla yaklaşan iktidarının artık sonlanması gerektiğine inanan pek çok kişi, Recep Tayyip Erdoğan için de aynı kaderi diledi. Tabi bunu dileyen kişiler, sonuç istedikleri gibi olsa bile Aziz Yıldırım'da olduğu gibi bir hezimeti hiç dile getirmedi. Çünkü benzer bir durum olsa da Yıldırım'ın rakibi olan Ali Koç ayarında bir muhalefet adayının ülke siyasetinin şimdiki konjonktürü içerinde yer almadığını, "Erdoğan gitsin!" diyenler de bilmekteydi. Yine de haklı oldukları bir konu vardı ki, Ali Koç da seçim öncesi konuşmasında Aziz Yıldırım'ı işaret ederek, bunu şöyle dile getirdi: "Sayın Başkanım, hiçkimse Fenerbahçe'den büyük değil dediniz ama siz de Fenerbahçe'den büyük değilsiniz".

Beykoz'da da Aziz Yıldırım benzeri bir ismin olduğu söylenebilir: Yücel Çelikbilek... Yücel Bey, Aziz Yıldırım'ın göreve geldiği 1998 yılından da önce Beykoz'da hem siyaset hem de Belediye Başkanlığı yapmış bir isim... Muharrem Ergül'ün tercih edilmesi nedeniyle 2 dönem koltuktan ayrılan Çelikbilek, uzun yıllardır Beykoz'da Başkanlık koltuğunu bırakmamış bir kişi... Ancak Yıldırım'dan pek çok açıdan da farklı bir mizacı var. Bir kere Yıldırım'da olduğu gibi kendisine yönelik bir nefret yok; sevgi var. Zaman zaman ben de kendisiyle ilgili yazdığımda, yorumlarda kendisiyle birlikte küfür yesem de o kişilerin Beykoz ile bir ilgisi olmadığını bildiğimden, içim son derece rahat... Adam yıllar evvel Beykoz'da Yücel Çelikbilek sayesinde değerlenen yerini 300 katı kârla satmış, Istanbul'un da dışına yerleşmiş; tatil beldesinden bana Yücel Çelikbilek'e hakaret ediyor. Ben onları kastetmiyorum. Gerçekten Beykoz'da ikâmet eden ve emekli oluncaya kadar tüm hayatını Beykoz'da geçiren kişileri kastediyorum. Bu kişiler Yücel Çelikbilek'i seviyorlar. Ona saygı duyuyorlar. Yani açık söyleyeyim; CHP'li olsa da Yücel Çelikbilek'i seven-sayan var. Hatta daha da ileri gidip, rahmetli Hızır Yılmaz'ın adaylığı sırasında Yücel Çelikbilek'e oy attığını itiraf eden CHP'liler bile var diyeceğim ama o konuya çok fazla girmek istemiyorum.

Peki, Yücel Çelikbilek'e muhalif olan AK Partililer yok mu? Elbette var... Çelikbilek'in seçilmesini Recep Tayyip Erdoğan ismine bağlamaya çalışan bu AK Partililer, gerek partinin İl Başkanlığı ve gerekse Ankara'da uzun yıllardır etkili bir kulis çalışması yürütüyorlar. Ancak Yücel Çelikbilek'in karşısına çıkmaya kimse cesaret edemediği ve edenlerin de her seçim zamanı boy ölçüsünü alıp evine döndüğü için uzun zamandır hayalkırıklığıyla yaşıyorlar. Son olarak Belediye Başkan Yardımcılığından ayrılmak zorunda bırakılan Hanefi Dilmaç ismi Beykoz İlçe Başkanı olduğunda ise heyecanlandılar. Yalan yok, ben de yazımda Yücel Çelikbilek'i çok sevmeme rağmen Hanefi Dilmaç isminin hakkını teslim ettim: "Sanırım Yücel Çelikbilek dönemi Beykoz'da sona erdi ve benimle birlikte de pek az kişi buna üzülecek" dedim. Çünkü ne kadar Çelikbilek'i sevseler de AK Partililer, çıkarları gereği kazananın yanında durabilirdi. Hanefi Dilmaç ise kendisine yıllar önce söz verilen Beykoz Belediye Başkanlığı'nı alamasa da en azından kim olacağını belirleyebileceği bir makamda, İlçe Başkanlığında kendi kadrosunu kurabilecekti. Şu durumda Hanefi Dilmaç, gerek varlıklı (zengin) oluşu, gerekse Yücel Çelikbilek'e karşı yıllardır içten içe mırın kırın eden AK Partililer için bir Ali Koç örneği olabilirdi. En azından Ali Koç'u partinin içerisinden bulup çıkarabilirdi. Ancak ne yazık ki, bu böyle gerçekleşmedi.

Bir kere Mustafa Gürkan'ın yönetiminde olan kişilere listesinde  yer verdi. Yani düşünün: Ali Koç, Şekip Mosturoğlu'nu listesine almış... Seçilir miydi sizce? Üstelik, Mustafa Gürkan'ın değişmesi de hangi zihniyetin bir tecellisiydi? Yani AK Partililer kusura bakmasın da gazeteye ilan verse bulamayacakları bir CV'deki adamı, elinin tersiyle kenara itti. Sağolsun, Ankara'dakiler de Mustafa Gürkan'ı tanıyamamış ki, Milletvekili Aday listelerinde kendisine yer vermedi. Sadece AK Parti için değil, Beykoz için de bir önemli isim sessiz sedasız tarihte silindi gitti. Daha önce yazdım, yine yazıyorum: Adem Sefer'i İBB Başkanı için Danışman yazdıranlar eğer Mustafa Gürkan için güzel bir kariyer planlaması için harekete geçmez ise büyük bir vebalin altında kalırlar. Siyasette ders olabilecek işleri 250 bin nüfuslu Beykoz'da gerçekleştiren Mustafa Gürkan, seçilmesi halinde kesinlikle Sayın Erdoğan'ın beyin takımında olmalı... Ben Gürkan'ın yeniden Cumhurbaşkanı olması halinde Recep Tayyip Erdoğan'a ve ülkeye çok büyük yararı olacağına eminim.

Konumuza dönersek, Hanefi Dilmaç ismi seçildiği Nisan ayı sonrası geçen yaklaşık 60 günde pek bekleneni veremedi. Kamuoyuna yansıyan fotoğraflardan okuduğum kadarıyla da şahsen görüşüm, Başkan Yücel Çelikbilek'in yanında İlçe Başkanı'ndan daha çok Yardımcısı gibi durmaya devam ediyor. Yücel Çelikbilek isminin nüfuzu-gücü ise Dilmaç sonrası da devam ediyor. Benim gibi bu durumdan şikayetçi olmayanlar için bunun bir önemi yok. Ancak Ali Koç örneğinde olduğu gibi artık Aziz Yıldırım gibi Yücel Çelikbilek döneminin de bitmesi gerektiğini düşünen AK Partililer için durum biraz farklı...

Kimbilir? Belki de gelecekte Sayın Dilmaç'a yönetiminde Rizeli enflasyonu yaratmak yerine tek bir Rizeli almasının daha doğru olduğunu birisi söylemeye cesaret eder. Sedat Kuvel gibi bir ismi uzun zamandır "Yok" sayarak haksızlık edildiğini; listeye 7 Rizeli'ye bedel bir Sedat Kuvel'i almanın, diğer memleketlerden kişilere de yer açmak demek olduğunu Hanefi Dilmaç'a belki birileri söyler.

Tabi Sayın Dilmaç telefonunu açarsa...

Editör: TE Bilisim