Türkiye genelinde 22'si Büyükşehir olmak üzere 27 ilde protokol yapıldı. Istanbul'da ise dile kolay 39 ilçenin 29'unda anlaşmaya varıldı. Peki, Beykoz'a ne oldu? Beykoz, anlaşılamayan 10 ilçe arasında yer aldı. Hakkaten Sayın Kılıçdaroğlu da Sayın Akşener de Beykoz'u anlamamışlar. Anlamamışlar ki, anlaşamamışlar. Büyük fırsatı ellerinin tersiyle itti her iki parti de... Peki, şimdi ne olacak dersiniz?

Kâğıt üzerinde bu anlaşamama konusu AK Parti'nin işine yarıyor. Belki biraz da Saadet Partili Kaşıtoğlu'nu sevindiriyor. Çünkü AK Parti'de malûm, yerel seçim de olsa sandığa giden Recep Tayyip Erdoğan aşkıyla gidiyor. Beykoz bu anlamda biraz farklı dokuda olsa da ülkenin dört bir yanında fotoğraf bu şekilde... Yani AK Parti, Beykoz adayını Zeytinburnu'ndan değil de ta Ümitburnu'ndan getirse, sonuç değişmeyecekti. Hatta belki Beykoz'daki bazı kişiler, "Benim dedemin kökeni de Afrikalıdır. Kimse ırkçılık yapmasın!" diye bağıracaktı. Durum bu çünkü...

İBB Meclis Üyesi Muharrem Kaşıtoğlu da ilçede bir ittifak çıkmamasından memnundur sanırım. Sonuçta Kaşıtoğlu ilçede yalnızca sağ oylara talip değil; gerek imajı ve gerekse söylemiyle pek çok CHP'linin de gönlünü kazanabilecek bir yapıda... Ancak burada bir parantez açmakta fayda var Sayın Kaşıtoğlu için:

Yahu Sayın Beykozlular... Özellikle de Sayın Beykozlu AK Partililer... Bizim Muharrem Kaşıtoğlu bulaşıcı bir hastalık falan mı taşıyor? Bizim bilmediğimiz bir hastalığını mı keşfettiniz siz? Daha düne kadar yan yana fotoğraf çekiştirebilmek için kitap imza kuyruğuna girer gibi kuyruk olanlar, şimdi köşe bucak bizim Muharrem Kaşıtoğlu'ndan kaçıyorlar. Ya, ısrarla bizim Muharrem Kaşıtoğlu diyorum çünkü Beykoz'a pek çok kişiden daha fazla emek vermiştir. Bizimdir, çünkü Beykoz'da ayak basmadık yer bırakmamıştır. Bizimdir çünkü başka ilçeleri bırakın, başka illerde bile olmayan Çocuk Kitap Fuarı'nı Kaşıtoğlu ilçeye kazandırmıştır. Beykozlunun ancak rüyasında göreceği pek çok ünlü isim, Kaşıtoğlu'nun tek bir telefonuyla uçağa atlayıp Beykoz'a gelmiştir. Yahu yazmayayım diyorum da mecbur bırakıyorsunuz: Daha düne kadar Yücel Başkanla ya da Hanefi Dilmaç ile sorunu çözemeyen her AK Partilinin çalacağı ilk kapıydı Muharrem Kaşıtoğlu... Belediye Başkan Yardımcısıyken, Dilmaç'ın telefonları sanki Kaşıtoğlu'na yönlendirilmişti: Muharrem Kaşıtoğlu'nun her gün görüştüğü 100 kişiden en az 40'ı "Başkanım, Hanefi Bey telefonlara bakmıyor, şu bizim işi halledebilir misiniz?" diyen Beykozlular değil miydi? Şimdi aynı Beykozlular, maşallah işlerinin hallolduğunu unutmuş, AK Parti'den ayrılan bizim Kaşıtoğlu'nu utamadan koltuk sevdalısı olmakla suçluyorlar. Yazıklar olsun yahu... Sizin yaptığınızı yemin ederim Yunanlılar yapmazlar. Ayıptır!

Sonuç olarak Beykoz'da CHP ve İyi Parti ayrı ayrı seçime girecekler. Elbette CHP'nin de ilçede AK Parti gibi "Adayını fizandan" da getirse oy verecekler var. Ama bakın yine söylüyorum: Beykoz'da işler öyle diğer yerlerde olduğu gibi değildir. Burası Sultanbeyli de değil Kadıköy de... Farklı dinamikleri var. Dolayısıyla ne AK Parti Erdoğan'a ne de CHP Atatürk'e güvenmesin: Bu ilçede "Ya kardeşim ben Erdoğan'ı severim ama oyum bu kez Kaşıtoğlu'na..." diyecek Kastamonulular var... Bu ilçede "Atatürk'ü çok seviyorum, kurduğu partiye de saygı duyuyorum ama bu sefer oyum Beykozlu Murat Miniç'e..." diyecek Giresunlular var.

Belki bana çok kızacaklar ama ben bu seçimin Beykoz'da Saadet Partisi ile İyi Parti arasında geçeceğine inanıyorum. Çünkü bu bir yerel seçim ve ilçede yaşayan insanlar, gelişmeleri çok yakından takip ediyorlar.
Editör: TE Bilisim