Hatırlayanlar iyi bilecektir, bir zamanlar Belediye Başkanlığı sürecinde 'malvarlığı' ilan edilirdi. Artık günümüzde böyle ilanlara pek yer verilmiyor. Konu da unutulduğu için halkda da buna yönelik bir beklenti ortaya çıkmıyor. Mahallesine gelen adayları dikkatlice dinleyen vatandaş, bir tanesine bile "İyi güzel diyorsun da senin malvarlığın ne kadar? Bundan 5 yıl sonra ne kadar olacak? Her iki rakamı da açıklayacağına söz veriyor musun?" diye sormuyor. Bizi de gelip vatandaş sıkıştırmıyor: "Kardeşim, adayların bir bak bakalım tapuda-bankada kendinin, eşinin çocuklarının ne kadar parası varmış?" demiyor.

İyi Parti Adayı Murat Miniç, kendisine eşinin bileziğini kolundan çıkarıp destek olmak için kendisine göndermek isteyen destekçisini "kibarca" geri çevirdiğini ilan etmesinin ardından, bir gazeteci refleksi olarak bunu düşündüm: Acaba Adayların ne kadarlık bir malvarlığı var? Aslında bu işi geçmişe dönük yapmakta da fayda var: Mesela Sayın Şevket Arıkan'ın Belediye Başkanı olmadan önce ve sonra ne kadar parası vardı? Sayın Ali Zengin, ANAP döneminde Belediye Başkanı olurken neredeydi, bıraktıktan sonra nereye geldi? Haydi, benim Yücel Çelikbilek âşığı olduğumu bilenleri de sevindireyim: Sayın Yücel Çelikbilek, ne kadar parayla geldi, ne kadar parayla gitti. Ancak sevindirdiklerime çok önemli bir soru daha sorayım: Beykoz Belediye Başkanı Sayın Yücel Çelikbilek, Belediye'nin kasasını kaç parayla aldı, 31 Mart'ta kaç parayla teslim edecek? Kasa teslimlerine de ilk dönemden itibaren, her Başkan için ayrı ayrı bakalım mı?

Yücel Çelikbilek ile yüz yüze geldiğinde kendi adını bile söyleyemeyecek olan ve hatta Beykoz'da oy kullanmadığı halde ne hikmetse Beykoz haberlerini satır satır okuyup yorumlayan insanlar bilmezler de biz Yücel Çelikbilek'in şu açıklamayı yaptığını iyi biliriz:

"Sizin belki vardır ama bilin ki, benim mezar yerim bile yok!"

Yani Beykoz'daki hiçbir Adayın ve geçmişte Başkanlık yapmış kişilerin 'neyi' olduğunu bilmiyoruz ama en azından birinin neyinin olmadığını biliyoruz.

Bu tartışmayı derinleştireyim mi?

Haydi, gelin yarından itibaren Beykoz'daki tüm muhtarların da öncesini ve sonrasını sorgulayalım, var mısınız? Hatta geçmişteki muhtarlıkları da araştıralım. Dernekler? Dernek Başkanlarını da araştıralım mı, nereden nereye gelmişler?

Bizler seçmen olarak, eski alışkanlıklarımızı çabuk terkediyoruz. Eskiden bu konularda bilgi verilmesini isterdik. Burada bir kamuoyu oluşturduğumuz için de 'cebini doldurmayı' amaçlayan kişiler, yüzsüzlük yapmaya cesaret edemezdi. Evinde otururdu.

Şimdi artık evinde oturmuyor ve yüzsüzce Beykoz'da her yere Aday da oluyor, kazanıyor; cebini de dolduruyor. Sonra arkasını dönüp çekip, gidiyor.

Ama doymuyor...

Sonra yine geliyor...

Cebini doldurmak için...

Onun için oy verseniz de vermeseniz de... Sevseniz de sevmeseniz de... Yakından tanıdığınız Sevgili Murat Miniç'in şu satırlarını lütfen iyi okuyunuz:

"Bizim arkamızda holdingler, para babaları, patronlar yok. Bir olan Allah'a inandık ve kardeşlerimizle bir kutlu sevda için yola çıktık. Sizin gücünüz bize yetmez. Ne yapsanız bizi yenemeyeceksiniz! Bizi satın alamayacaksınız!

Dün iki hanım kardeşim "1 gramlık" altın ve bir miktar para göndermişler. Belki pazar paralarını, belki de çocuklarının harçlığını gönderdiler. Bugün başka bir kardeşimiz, eşinin bileziğini göndereceğini yazmış. İşte o kesilen pankartlar, dağıttığımız broşürler, böyle helal, böyle temiz paralarla yapılıyor. Karşılıksız, Allah için severek, menfaat beklemeden iş yapmayı bilmeyenler, tabii ki sizi anlayamazlar, belki de gülerler sizin bu soylu duruşunuza, sefilce. Sizin gibi aslan yürekli, yüce gönüllü kardeşlerimiz oldukça Vallahi ne yolumuzdan döneriz, ne de yanlışa düşeriz. Allah sizi var etsin..."
Editör: TE Bilisim