Sana maddeler halinde yazacağım ki, adımı vererek, yaptığın yanlışın üstünü kapatmak derdinde olan sen ve senin gibilere bir ders olsun:

1- Kulaktan dolma yarım bilgilerle hayatım boyunca hiç iş yapmadım. Sen, 100 yılı devirmiş bir kulübün ardına saklanıp konuşuyorsun ama bu yaptığın etik bir iş değildir sana da bir şey kazandırmaz. Senden öncekilere de bir şey kazandırmadı. Arşivlerde duruyordur, aç bir bak bakalım, Yücel Başkana Beykoz'un orta yerinde galiz küfürler eden kimmiş? O da 100 yıllık kulübün ardına saklanmıştı ancak yaptıkları yazılı bir belge olarak kaldı. Senin için de emin ol süreç aynı şekilde ilerleyecek. Sen gideceksin, yerine gelen Asil Başkanlar ise 100 yıllık kulübü adına yaraşır şekilde yönetecekler.

2- Efendi, 100 yılı aşkın kulüplerin Başkanları 'Adaylara' değil, 'seçilmiş' kişilere giderler. Adayları ise makamlarında kabul ederler. Eğer Beykoz ziyareti sırasında Sayın Binali Yıldırım kulübümüze uğrasaydı da siz dosya sunsaydınız, bundan dolayı hepimiz gurur duyardık. Sizle de kulübümüzle de... Ancak siz daha Adayken makamına gidip de partili fotoğraf çektirdiğinizde, bunu da kulübümüzün resmi sayfasında yayımladığınızda, o zaman bu hepimizi incitiyor.

3- Dikkat edersen, sürekli 'kulübümüz' diyorum ama sen bu dediklerimi 100 yıllık kulübün resmi sayfasında yayımlayınca o zaman 'kulübümüz' olmuyor. Orası 'senin kulübün' oluyor. Adımı zikrederek basın açıklaması yayımlayınca da 'senin kulübün' oluyor. Altına yorum yapan sözde Adamlar şahsıma yönelik 'it' benzetmesi yapınca ve sen de bu yorumu silmeyince 'senin kulübün' oluyor. Yazdığım yazıyı bile okumadan altına "Başkanın gözüne girmek istiyorsun" diye yorum yazanları koruyunca da o kulüp, bizim spor kulübümüz, hepimizin spor kulübü olmuyor. Zaten bunca anlattığımın ardından da o 100 yıllık çınar, artık bir spor kulübü olmaktan çoktan çıkıyor. Bu üç maddeyi okuyan herhangi bir vatandaş bile bilmeden, görmeden "Bu nasıl spor kulübüymüş?" şeklinde bir önyargıya düşüyor.

4- Bak Efendi... Bu koltuk, başa belâ bir iştir. Eğer oturuyorsan, hakkını vereceksin. Benim spor kulübüyle bir derdim olamaz! Bunu Kanlıca'da Ahmet Abi de yapsa, Soğuksu'da Muammer Abi de yapsa, Çubuklu'da Coşkun Abi ya da Rüzgarlıbahçe'de Sedat Abi de yapsa, aynı yazıyı yazardım. Benim derdim, bu gibi olaylarda daha düşünceli hareket etmek. Yoksa sorunları da bilirim, Beykoz'un spora bakışını da iyi bilirim: Yücel Başkanın kulüplere yardımlarını da iyi bilirim. Ben kulübün yerel ya da genel yöneticilerden talepte bulunmasına karşı değilim! İsteyince eğer vermesi gereken var da vermezse, onu da yazarım çekinmeden... Ben seçim öncesi 100 yıllık kulübün düştüğü duruma dikkat çektim. Üstelik isim falan da vermedim: İsmi sen yazdın üstelik kulübün resmi hesabından yaptın bunu... Ne diyeyim ben şimdi? Ne denir ki?

5- Yazının sonunda 'çamur attığımı' yazmışsın, ben kimseye çamur atmadım da atmam da... Ben ne gördüysem onu yazdım. Yorumlarda Yücel Başkana yaranmak istediğim yazılmış ki, Başkan bu dönem Aday bile değil... Yaranmak istesem Murat Aydın'a övgüler sıralardım? Ben gördüğümü ve anladığımı yorumlarım. Üstelik, yazdığımda yeri göğü inletecek bir yazıyı da asla kaleme almadım. Yoksa Yücel Başkanın da bildiği sizin kulübün eskilerinin de çok iyi bilebileceği çok durum vardır ki, ben bunları dile getirmekten şahsen imtina ederim.

6- Son olarak da şunu söylemek isterim: Yazık etmeyin... Ne siz ne sizden sonra gelecekler, artık bu Beykoz'da koltukla-makamla kimseyi tehdit etmeyin. İnsanları galeyana getirip, bize sövdürmeyin. Siz kaybedersiniz çünkü... Vicdanınız yakanızı bırakmaz! Azıcık düşünün... Biz yazılarımızı parçalamak-bölmek-küçük düşürmek-itibarsızlaştırmak üzerine değil, yapıcı olarak işleri düzeltmek adına kaleme alırız.

Haydi, şimdi bu açıklamayı da aynen resmi sayfana ekle cesaretin varsa... Önce senin yazdıklarını sonra da benim yazdıklarımı okusunlar, Halkın kendisi karar versin.

Yapamazsın değil mi?

Ah Efendi, vah Efendi...
Editör: TE Bilisim