Beykoz Gündem'e her gün ortalama 2 ya da 3 mesaj mutlaka geliyor. Bu mesajlarda Beykozlular, şikâyetlerini dile getirerek, sorunlarının çözümü konusunda bizden yardım istiyorlar. Hemen hepsine yanıt veriyoruz ve elimizden geldiğince haber konusunda da yetkililere iletmek konusunda da destek oluyoruz.

Bugün bir mesaj ulaştı bize: Beykoz Yenimahalle'den... Bir Beykozlu vatandaş, neden asfalt katılım payı ödemek zorunda bırakıldığından yakındı. Anlattığına ve gönderdiği resmi belgelere bakılırsa, 2012'den bu yana Yenimahalle Dr. Ömer Besim Paşa Caddesi'nde gerçekleştirilen asfalt çalışmaları dolayısıyla kendisinden para talep edilmekteydi. Üstelik yalnız kendisine değil, Yenimahalle'deki birçok işyeri ve hane sahibine de benzeri bir makbuz kesilmişti.

Öncelikle şunu söylemekte yarar var: Beykoz Belediyesi'nin aldığı bu para yasal... Yani hukuksuz bir durum yok. Mayıs 1981 tarihli 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunun Uygulama Esasları'nın 4., 5., 6. ve 7. maddelerine göre Belediye bu parayı talep edebilir. Ancak bu noktada itiraz edilebileceği ve açılacak davanın kazanılabileceği de unutulmamalıdır. Ankara'da geçtiğimiz yıllarda bu konuda geniş katılımlı davalar açılmış ve birçoğunda da dava kazanılmıştır. Peki, yasal olduğu halde nasıl vatandaş bu payı ödemek konusunda dava kazanmıştır? Anlatayım:

Asfalt Katılım Payı ile ilgili 'miktar' konusu Ankara örneğinde olduğu gibi çok büyük tartışmalara neden olmuştur. Ankara'da yaşayan vatandaşlara, Asfatl Katılım Payı altında 10 binlere 20 binlere ulaşan miktarlarda borç çıkarılmıştır. Bu duruma ise itiraz edenler olmuştur. Yine, sözkonusu borcun oluştuğu yıllarda, kişinin orada olmaması gibi durumlar da sözkonusudur ve bu davalar da vatandaşlar tarafından kazanılmıştır. Halen devam eden davalar da bulunmaktadır. Hatta bu konuda Kamu Denetçiliği Kurumu'nun 14 Ekim 2015 tarihli bir 'tavsiye' kararı da bulunmaktadır. Şikayet eden vatandaşın, ikamet etmediği süre için kendisine çıkartılan 524 Lira 88 Kuruşu ödeme konusundaki itirazını Kurum yerinde bulmuş ve Kamu Denetçisi Nihat Ömeroğlu imzalı bir belgeyle, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin kişiye yönelik katılım payını iptal etmesine yönelik bir 'tavsiye' kararı kayıtlarda mecvuttur.

Şimdi gelelim Beykoz Belediyesi'ne... Eğer siyasi olarak bir yaklaşım gösterilirse, bir muhalif partili "Hani kardeşim, asfalt yaptık deyip övünüp duruyordunuz? Asfaltı siz değil biz yapıyormuşuz" diyebilir. Tersi, iktidar partisine yakın olan kişiler de "Yahu kardeşim, yasayı biz mi çıkarttık? Bizden önce çıkmış. Daha öncekiler asfalt mı yapmış da katkı payı istemiş? Şaşırman normaldir" diyebilir. Peki, partisiz ve tarafsız bir gözle baktığımda ben bu duruma ne derim?

Efendim, birincisi katkı payı adı altında istenen rakamlar çok komik. Öyle 5 bin Dinamobet lira 10 bin lira kimseden istenmiyor. Hane başına 100-150 lira gibi bir rakam çıkıyor. Bu zaten oraya harcanan asfalt ya da diğer yol-tamir işlerinin bire-bir karşılığı değil. Yalnızca bir pay... Yani gerçekte vermen gereken ve sana düşen rakam 4 bin lira iken sen 200 lira veriyorsun... Öyle düşün... İkincisi, Beykoz Belediyesi gerçekten de 250 bin vatandaşın elini taşın altına koymaya değecek bir yer. İster AK Parti olsun, ister CHP, ister MHP, ister Saadet Partisi; hiç farketmez. Biz Belediyemizi elimizden geldiğince ihya edeceğiz ki, o da bize hizmet versin. Ha, burada yolsuzluk denilebilecek işler var mı; verilen paramız yanlış yerlere gidiyor mu; bunu denetleyelim. Hepimizin görevi. Ancak vermeden de bir şey istenmiyor ki; insanın yüzü olmuyor. Önce verelim, sonra da bunu hepbirlikte denetleyelim. Belediye'deki yetkilileri ihtiyaçlarımıza uygun olarak yönlendirelim.

Yoksa, hiçbir şey vermeden sürekli istemek ve dedikoduyla denetlemek, doğru bir iş değil. Burada yıllardır yaşayan insanlar var. Yıllardır. Herkes birbirini çok iyi tanıyor. Bu anlamda, o adam şu partili, bu adam bu partili diyerek, ayrım yapıp körüklemek kimseye yarar getirmez. Seçimden seçime ayrılıklarımızı ortaya çıkarmamız gerekiyor. Seçimden sonra ise bir dahaki seçime kadar herkes aynı partili: Beykoz Partili... Bu Belediye bizim... O kadar isterim ki, Beykoz'da artık ununu eleyip, eleğini asmış kişiler, çocukları kadar Beykoz'u da düşünsünler. O kadar çok isterim. Hani, ömrümüzün son dakikalarında diyoruz ya, "Arkamdan iyi ansalar" diye. Çocuğuna bıraktığın her şey, satılıp savılıyor bitiyor gidiyor. Oysa mülkünü Beykoz Belediyesi'ne bağışlasan da Belediye yer olmadığı için yapamadığı işleri yapabilse; ne bileyim bir Kadın Sığınma Evi açsa, bir Aşevi kursa, bir Sokak Çocukları Evi kursa; bir gün değil her gün Kur'an okunsa arkandan... Kötü mü olur?

Sanırım Beykozlular olarak bu Belediye konusunda daha farklı bir pencere açmamız gerekiyor. Öyle koşulsuz bağlanma ya da tersi, ne yapsa tukaka etmek yerine; dengeli, ölçülü ve poizitif yaklaşmamız gerekiyor.

Hepimiz öleceğiz, faniyiz; bakî olan Beykoz'dur...
Editör: TE Bilisim