15 Temmuz 2016...
Türk siyasi tarihine geçen o kara gece ve Kahramanlık destanı...
Kısa kısa bir göz atalım,
FETÖ Türk Orudusuna nasıl sızdı?
Fethullah Gülen 1963-1966 yılları arasında Edirne ve Kırklareli’nde görevliyken, camilerde yaptığı konuşmalarla çevresine insanları toplamaya başlamıştı. O zamandan bu zamana örgütlenen cemaatin, 1980 sonrası örgütlenmesi ve devlet kadrolarına sızması hız kazandı. Her zaman gücün ve iktidarın yanında olan bu cemaat sessiz bir şekilde devlet kadrolarına sızarken bir çok iktidar tarafından önemsenmemiş veya görmezden gelinmiştir. Bir çok iktidar partisi ise bu cemaate kısıtlı da olsa destek olmuştur. Fethullah Gülen Cemaati, FETÖ Terör örgütü olana dek, en fazla desteği şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan görmüştür. Nitekim Fethullah Gülen için ''Ne istediler de vermedik?'' diyen başka bir siyasi lider yoktur. 2002 yılı sonrası bu terör örgütünün, Ordu ve Devlet kadrolarına sızması daha da hız kazanmıştır. 1984-2003 yılları arasında ordudan 400 subay cemaatçi oldukları gerekçesiyle ihraç edildi. Fakat 2002’den itibaren yapılan YAŞ toplantılarında alınan ihraç kararlarına Ak Parti şerh koymaya başladı. Zaten bunun bir adım sonrası da cemaatçi subayların artık ordudan ihraç edilmemeye başlanması oldu.



Bilhassa Ergenekon ve Balyoz kumpas davalarıyla görevden alınan Vatansever ve Atatürk'çü subayların yerlerine, Fethullah Gülen Cemaatine bağlı subaylar hızla kıdem atlamış ve o boşluklara yerleştirilmişlerdir. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bu kumpas davaları için ''Savcısıyım'' diyerek desteğini alenen açıklamıştır. 2012 yılından sonra arası ufak ufak açılmaya başlayan Cemaat-Ak Parti işbirliği, 17-25 Aralık operasyonu ile tamamen sona ermiştir. Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonu olarak nitelendirilen 17-25 Aralık operasyonunda Ak Parti iktidarına olan güven zedelenmiş ancak FETÖ terör örgütü amacına ulaşamamıştır. Sonraki süreçte Ak Parti iktidarı her ne kadar FETÖ'ye karşı savaş açmış olsada, kendi partisine de yansıyacağı, halk nezdinde itibarın düşeceği için, çok fazla üzerine gidememiş ve etkili sonuçlar alınamamıştır. Düşüşe geçen Fethullahçı terör örgütünün maddi desteği ve kaynakları FETÖ Terör örgütünü her geçen gün daha zor duruma düşürmüştür. Artık son hamlesini yapmak üzere FETÖ terör örgütü düğmeye basmış ve Ordudaki gücüne güvenerek yönetime el koyma kararı almıştır.

Kısıtlı imkanlarıyla başarıya ulaşacağını, 'Darbe' yapıp yönetime el koyabileceğini düşünen FETÖ, 'Yurtta Sulh Konseyi' adı altında 15 Temmuz 2016 tarihinde, Ordudaki tüm imkanlarıyla, Milli iradeye karşı bir kalkışma hareketinde bulunmuştur. Bu 'Darbe' teşebbüsüne karşı, tüm siyasi partiler, Ordu, Emniyet güçleri ve halk tek yürek olarak karşı koymuş ve kısa sürede 'Darbe' teşebbüsünü püskürtmüşlerdir.

15 Temmuz'un faturası büyük oldu. O kara gecede 249 vatandaşımız Şehit olurken, 2196 vatandaşımız yaralandı.

   *                    *                    *

15 Temmuz'un Kahramanı...

Şüphesiz 'Ömer Halisdemir'.

Darbe gecesi, FETÖ'nün Ankara’daki hedeflerinden biri de TSK’nın en seçkin birliklerini barındıran Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı oldu. Darbeci general 1. Özel Kuvvetler Tugay Komutanı Tuğgenaral Semih Terzi, Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı’nın makamının bulunduğu binaya geçti. Tümgeneral Aksakallı'nın dışarıda olması nedeniyle telefonda görüşen Ömer Halis Demir, “Komutanım başlarında Terzi Paşa olan bir grup makamınızı teslim almaya geldi” dedi. Aksakallı, Halisdemir'e “Evladım oranın namusu sensin, makamı teslim etme, Semih Terzi vatan hainidir, isyancıdır. Onu, karargâha girmeden öldür! Bunun sonunda şehadet var. Hakkını helal et...” talimatını verdi. Halisdemir cevap olarak 'Başüstüne komutanım, hakkım helal olsun. Siz de helal edin.' dedi. Aldığı emrin ardından silahını çeken Halisdemir, “Komutanımın emri, sizi içeri alamam” dedi. Darbeci general Terzi ise Halisdemir’e “Yönetime el koyduk, yeni komutanın benim, yukarı çıkacağız” cevabını verdi. Semih Terzi'yi içeri sokmamakta kararlı olan Halisdemir, yaşanan tartışmanın ardından, darbeci general Terzi’yi vurdu. Terzi, helikopter ile kaldırıldığı GATA’da ölürken, darbeci Terzi'nin beraberindeki yaklaşık 20 kişilik darbeci askerler tarafından, kahraman Astsubay Halisdemir şehit edildi. Şehit olacağını bilerek, gözünü kırpmadan vatanı için canını veren, 15 Temmuz'un 'Hasan Tahsini' Ömer Halisdemir, darbenin başarılı olmasını engelleyen en önemli isimdir. Kendisini saygıyla ve şükranla anıyorum. Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun.

Betboo />    *                    *                    *

Benim bir kahramanım daha varHasan Kaya...



Beykozlu üç Şehidimizden biri. 10 Ekim 1969 doğumlu ve aslen Sivas'lıydı. Söke ve Arnavutköyde ikamet etmiş, 1989 yılında Kavacığa taşınmış, 1994 yılında dünya evine girmişti.  Bir kız, bir oğlu olmak üzere 2 çocuk babasıydı. Kavacık'ta oturuyor, inşaat işleriyle uğraşıyordu. Darbeye karşı direnen demokrasi şehitlerinden biri olan Hasan Kaya, aynı zamanda benim eniştem'di. Darbeye karşı sessiz kalmadı. Oda, o gece FSM Köprüsünde direnen halkın yanında olmuş, darbeci askerlerin açtığı ateş sonucunda vurularak şehit düşmüştü. Vatanını, milletini seven, çevresi tarafından sevilen, sayılan, dürüst, namuslu bir isimdi. İyi bir eş, iyi bir babaydı. Sosyal ve akraba ilişkileri kuvvetli biriydi. Bizde ara sıra siyaset konuşur, birbirimize takılırdık. Aramızdaki sevgi, saygı sonsuzdu. Yüce Rabbim mekanını cennet eylesin, nur içinde yatsın. Şimdi adı Rüzgarlıbahçe Ortaokulunda yaşıyor.

*                    *                    *

Meclis ve Halk...

Din, dil, ırk, siyasi parti, kadın, erkek, genç, yaşlı demeden Türk Halkı sokaklara döküldü. Tanklara göğsünü siper eden Türk Halkı, yine dünyaya, korkusuzluğunu, azim ve kararlılığını göstermiş oldu. Meclis bombalanırken, tüm siyasi partiler mecliste direndiler. Mecliste koltuğu olan 4 siyasi parti Ak Partisi, CHP'si, MHP'si ve HDP'si meclisi boş bırakmıyor, milletvekilleri sürekli canlı yayına bağlanarak halka mesaj veriyordu. Parti genel başkanları da mesajlar yayınlıyor, kısıtlı imkanlarla canlı yayına bağlanmaya çalışıyorlardı. Türkiye o gece uyumadı...

*                    *                     *

15 Temmuz sonrası...

Yenikapı mitingi düzenlenerek, Türk siyasi tarihine geçen bir birliktelik sergilendi. Siyasi partilerin genel başkanları ortak miting düzenleyerek bir ilki gerçekleştirdiler. Genel Kurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Ana muhalefet ve muhalefet liderleri Türk Milletinin karşısına çıkarak hep birlikte ortak mesaj verdiler, 'Demokrasi'. Bu birliktelik havası çok sürmedi. OHAL ilan edilmesiyle ipler gerilmeye başladı. Bu gün hala OHAL kapsamında olan ülkemiz, FETÖ terör örgütü ile mücadele adı altında çıkarılan, FETÖ ile hiç bir alakası olamayan Kanun Hükmünde Kararnamelerle boğuşuyor. Mecliste görüşülmesi gereken kanun maddeler, KHK ile yürürlülüğe giriyor. OHAL'in ilan edildiği 20 Temmuz 2016 tarihinden bu yana 100'den fazla kanuna kalıcı değişiklik getirildi. Örneğin 'Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç, Kurbağa adam Tazminat kanunu' bunun FETÖ ile ne alakası var? Bunun gibi alakasız 100'den fazla kanun kalıcı hale geldi. Bunların mecliste görüşülüyor olması gerekiyordu.

Birde KHK ile, işsiz bırakılan, açığa alınan binlerce FETÖ ile alakası olmayan mağdur yaratıldı. Bu mağdurların FETÖ ile alakası olmamasının yanı sıra, tek suçlarının Ak Partili olmamalarıdır. Ben bunu 15 Temmuz fırsatçılığına bağlıyorum.

 *                     *                        *

15 Temmuz gecesi Kılıçdaroğlu ve Erdoğan neredeydi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na sürekli '15 Temmuz gecesi Bakırköy belediye başkanının evinde saklandığını' söylüyor. Peki Kemal Kılıçdaroğlu neredeydi?

Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'dan, İstanbul'a uçuşu sırasında darbe girişiminin olduğunu öğrendiğini, uçak indiğinde ise (23:30) korumalarının en güvenli yer olan Bakırköy Belediye başkanının evine gitmeleri gerektiği konusundaki uyarısı doğrultusunda Bakırköy Belediye başkanın misafiri olduklarını söyledi. Yani Kemal Kılıçdaroğlu 23:30 da İstanbul'daydı.

Peki ya Recep Tayyip Erdoğan neredeydi?

Recep Tayyip Erdoğan'ın o gece Marmaris'te ki kaldığı otelden 23:00 gibi bir helikopterle alındığını, saat 03:15'te İstanbul'a indiğini biliyoruz. Peki yaklaşık 4 saat Erdoğan neredeydi???  İşte o bilinmiyor... En gergin saatler 23-03 arasındaydı. Dalamandan İstanbul, uçakla yaklaşık 45 dk. Kılıçdaroğlu'na, neredeyse, 'korkak' diye hitap eden Erdoğan o saatlerde neredeydi? Halkı sokaklara davet ederken, kendisinin nerede olduğunu halk bilmiyor. İşin özeti Kılıçdaroğlu İstanbul'a 23:30 da inmiş, Erdoğan ise 03:15'te. Gerisini kamuoyunun taktirine bırakıyorum.

*                      *                        *

Değerli okuyucularım,

Demokrasi ve Adalet'in ne kadar önemli olduğunu, Milli iradenin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuz'da bir kez daha görmüş olduk. FETÖ terör örgütünü lanetliyor, ve emeği geçen herkesin en büyük cezalara çarptırılmasını temenni ediyorum. Yüce Allah, bir daha, böyle elim bir olayla ülkemizi karşılaştırmasın, birlik ve beraberliğimizi bozmasın. Hainlere fırsat vermesin. Tekrar tüm halkımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, bir kez daha tüm Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralanan yurttaşlarımıza şifalar diliyorum.

Sağlıcakla Kalın...

 
Editör: TE Bilisim