İnsanoğlu yaptıklarının esiri, yapamadıklarının da sahibidir. Hani deriz ya, ağzımızdan çıkan sözlerin esiri, sarf etmediğimiz sözün de sahibiyiz diye. Hayat işte bu iki denklem üzerine oturmuştur. Bir tarafta hayallerimiz, diğer tarafta yaptıklarımız. Ekonomi tanımlanırken de; sınırsız ihtiyaçlarla, sınırlı tatmin vasıtaları arasındaki dengeden bahsederiz. Toplumların yapısı da aslında bireysel bedenden başka bir şey değildir. Devamlı bir ihtiyaç içinde bulunmamız ve bunun karşılığında elde edebildiklermiz arasında bocalar dururuz. İnsanoğlu da nasıl kişisel ihtiyaçlarını karşılamada bir rol üstlenmişse, toplumlar da kendi ihtiyaçlarını karşılayacak rol modellere büyük tevazu gösterirler.

Kainatın yaratıcısı, insanı mahlukların en şereflisi olarak yarattığını söylerken, insanın kendi değerini yok sayarcasına, başka efendilerin esiri olduklarının farkında olması gerekir.

Günümüzde topluma sekil veren gelecek sağlayan siyasettir. Bu da siyasi partilerle sağlanır. İnsanların siyasi tercihlerini ortaya koyarken şahsi ve milli menfaatlerini en iyi temsil eden projelere göre siyasi duruş sergilerse, o toplum huzur içinde yaşar. Günümüz de siyaset, hamaset ve hakaret içerikli olmasına rağmen bu denli teveccüh görmesini, anlamakta güçlük çekiyorum ve hiçbir tanımlamada da bulanamıyorum. 

Gelişmiş demokrasiler de bu tür örneklere çok rastlamayız. Orada halk kendi kültür ve hedeflerine göre tercihlerini belirler. Sırtına alacağı değil, tabiri caizse sırtına bineceği kişileri belirler. 

Şeyh Edebali, Osman Gaziye nasihatin de “Milleti yaşat ki devlet yaşasın”  derken, devletin millet için olduğunu belirtmiştir.

Günümüzde gelinen noktaya bakacak olursak, Milletin devlet için olduğu noktaya doğru hızlı adımlarla gidilmektedir. 

Temel ihtiyaç maddelerine yüksek zamlar yapılıyorsa, Eğitim hakkının kullanılması bastan sona ücretsiz verilemiyorsa, toplu taşıma ücretleri, aile ekonomisini zorluyorsa, Kadın, çocuk ve hayvan cinayetleri için önleyici tedbirler alınamıyorsa, okulların açılacağı  bu günlerde hala sıkıntılar bitmemişse, işsizlik problemi her gün artmakta ise, bürokratik işlemler de kolaylıklar hala sağlanamamışsa, esnaf ve sanatkar geçim sıkıntısı çekiyorsa, tedirginlik ve yarına güvenle çıkma endişesi ortadan kalkmamışsa, siyasilerin kendi çıkarlarını millet çıkarından üstün tuttuğuna inanılıyorsa  sistemin adı ne olursa olsun, seni kimin yönettiğinin ne önemi vardır.

Hz.Ali her bedende bir dünya gizlidir der. Maddeyi meydana getiren en küçük zerresi atomdur. Atomun çekirdeğinin içindeki hareketliliği yaratan yüce Allah, kainattaki bütün canlılara rol biçmiştir ve bunun da hesabını göreceği günler gelecektir. Ancak insanın cüzi iradesine müdahale etmemektedir. Bu bizim kaderimizin tecellisindeki nihai hesaplaşmadır. Esiri olduğumuz tatmin vasıtalarına, sahibi olduğumuz hayallerimizle.....