Makam için oluşturulan kuruluşlar

AKP'nin kalesi Rize'de HES ve taş ocağı projeleri uzun zamandır gündemde yer alırken Beykoz'un Rizeli dernekleri bu projelere karşı resmi bir girişimde bulunmayıp HES'lerin ve taş ocaklarının doğaya, insanlara ve hayvanlara verdiği maddi ve manevi zararın hesabını soramadı. Bu da çok doğal. Ne de olsa sermayenin ve iktidar güçlerinin karşısında duramayıp onların vereceği makamlar için oluşturulan kuruluşlardan Beykoz'a ve memlekete bir iyilik gelmesini beklemek abesle iştigal olur.

Can veren insanların mezarının üstüne kürek atmak

Yakın zamanda AKP'nin bir başka kalesi Kastamonu'daki selde dere yataklarını imara açan tek adamlı AKP iktidar zihniyetinin doğal afetlerin zararlarından ve canlı hayatının öneminden çok cinayetlere yüz tutan sermaye yanlısı politikasına karşı açıktan ve resmi olarak tek bir kelime edemeyen Beykoz'daki Kastamonulular derneklerinden de Beykoz'a bir fayda beklemeyin, çünkü belediyenin ve Kastamonu derneklerinin Bozkurt'a yardım için koli göndermesi olmuşla ölmüşün önüne geçilmez mantığını kabul ederek boğularak can veren insanların mezarının üstüne kürek atmaktan farksızdır. Tedbirsizliğe önlem için, bu ihmallere hesap sormak için hala da kılını kıpırdatmayacaksın ama yardıma gelince reklamın kralını yapacaksın! Bir de yerel basın seni çıkarı için süper kahraman gibi tanıtacak! Nereden baksan, rezalet ötesi bir vaziyettir bu. 

Yardıma yönelik sermaye aşklı reklam politikası

Rize'deki ve Kastamonu'daki doğa katliamlarını oluşturup kaderine terk edilmiş ucuz hayatların sorumluluğundan kaçan iktidar ve yandaşı olan kuruluşların yaptığı şudur; asla önlem almayalım, tedbiri hiç konuşmayalım, birileri para kazansın susalım ama para için oluşan ihmaller zincirinin yarattığı çeşitli cinayetlerden dolayı en fazla zarar görmüş belirli sayıdaki insanlara yardım edelim! Birileri hep canından olsun ama biz de iyilik meleği olalım! Halk ölsün, ekmeğinden, aşından olsun, canlılar, doğa zarar görsün! Önemli değil! Biz iyiyiz, neden, çünkü yardım ediyoruz! Evet, iktidarın kasıtlı ihmallerine karşı sözde hayırsever ama en çok da kendini seven derneklerin yaptığı yardım anlayışı budur (Gerçi yakın zamanda Akdeniz ve Ege'deki yangınlara yardım bile edilmedi, hatta iyi niyetle yardım edenler suçlu ilan edildi). İşte bunun adı, güzelce yaşamak için kafa çalıştırma politikası değildir, ancak ve ancak yardıma yönelik sermaye aşklı reklam politikasıdır! Ondan sonra Türkiye bilimde ve ahlakta geride deniliyor. Böyle insanların yönetime hakim olduğu bir ülkede geri kalmamak zaten imkansız ötesidir.

Beykoz için kavga veren anlayış ortada yok

Doğa düşmanı olan sermaye güçlerinin epeydir üzerinde durduğu Beykoz'un Dereseki Köyü sınırlarında yer alan Kirazlı Ormanı'na yapılacak olan villaların doğaya vereceği zarar had safhada olacakken, İstanbul'un göbeği Taksim'deki son yeşil alan olan Gezi Parkı için Gezi Direnişi ile canlı-kanlı kavgalar tarihe geçecek şekilde verilmişken, maddi olarak hali vakti yerinde olan pek çok muhalefet partisi o şanlı direnişe o günlerde ayrıca destek vermişken, bugün Beykoz'daki muhalefetin Beykoz'daki bu orman katliamına olan ölüm sessizliği ise adeta kötü bir şaka gibidir. Beykoz'a yazık oluyor ama Beykoz için ağlayan, kavga veren, sahaya inen, itiraz eden anlayış ortada yok. Politika denilen menem şey, hep genelden yerele mi ilerleyecek, bunu yerelden genele taşıyan devrimci bir kafa hiç mi çıkmayacak, anlamak mümkün değil!

Muhalefet halkı bilinçlendirmiyor, hesap sormuyor

Beykoz Devlet Hastanesi'nde sağlık çalışanları, özellikle aranan insan olan cerrahlar istifa ediyor, bu istifaların nedenini hastane yönetimi ve Sağlık Bakanlığı'ndan resmi bir açıklama ile bir türlü öğrenemiyoruz ve olan yine kaderine terk edilen halka oluyor. Hatta olan, canını dişine takıp hayatı güzelleştiren tıp insanlarına oluyor. Pandeminin başlarında alkışlatılan tıp insanlarının çalışma koşullarının ağırlığı şimdilerde yeniden pek tartışılmıyor ama tıp insanları halka paracı ve şımarık olarak gösterilerek halk ile doktoru karşı karşıya getirme politikasında iktidar bilime düşmanlık yapmayı asli görevi biliyor. Beykoz'daki muhalefet ise, sağlık gibi temel bir konuda Beykoz halkının mağduriyeti hakkında sahaya inip halkı bilinçlendirmiyor ve bu konuda devlet hastanesinde açığa çıkan tıp insanı eksikliğinin yaratacağı can kaybı ve sağlık sorunları hakkında hesap sormuyor. Herhalde muhalefet de iktidar partisi gibi ölüm vesaire olunca yardım politikası izleyerek ne kadar iyi yardım yaptığını halka gösterecektir. Ki o bile olmaz. Kimsenin ruhu duymaz. Pes doğrusu!

Düşünce ve ahlak yoksulluğu

Beykoz eğitim sıralamasında oldukça gerilerde seyreden bir yer. Okullar yarın açılacak ve bir başka önemli konu, Beykoz'da ilçenin milli eğitim müdürünün yakın zamanda değiştirilmiş olması, fakat yeni milli eğitim müdürü acaba yeni varyantlı, çok çabuk yayılan ve daha ölümcül olan bu kapalı ortam sevicisi virüs için okullarda havalandırma sisteminden tutup da öğretmenlerin 2 doz aşılı olup olmadığına dair bir çalışma yaptı mı, onu da bilmiyoruz. Neredeyse dünya üstündeki tüm insanlara bulaşma potansiyeli oldukça yüksek olan bir virüsün yaratacağı irili ufaklı tüm hasarların ve ölümlerin topluma vereceği maddi ve manevi bilanço belli ki çok ağır olacak ama ülkeyi yöneten egemenlerin hakikaten insan hayatının değerliliği konusundaki rahat tavırlarına diyecek yok. Gördüğümüz gibi, daha doğrusu halka gösterilmek istenmediği gibi düşünce ve ahlak yoksulluğu içindeyiz.